Yeniden Doğuşun Sembolü: Nevruz

Türk dünyasının hemen her yerinde kutlanan ve mitolojide ölüp dirilen doğanın simgesi olan Nevruz, insanlığın en eski bayramlarından biridir. Kutlandığı her kültürde değişik adlara ve geleneklere sahip olan Nevruz bayramının tüm kültürler için ortak teması, baharın gelişini müjdelemektir.21 Mart ekinoksuna tekabül eden bu özel günde; gece ile gündüz, karanlık ile aydınlık eşitlenir, doğa ile insan arasındaki etkileşim artar. Baharın gelişini çeşitli şekillerde kutlayan insanlar arasında birlik, beraberlik, sevgi ve dayanışma gibi duygular pekişir. Her şey muhteşem bir uyum içindedir.

Çok geniş bir coğrafyada kutlanan ve ortaya çıkışı birçok efsaneye dayandırılan Nevruz bayramı, Yeni (Nev) ve Gün (Ruz) kelimelerinin birleşiminden meydana gelir. Orta Asya Türklerinden başlayarak, Fars ve Arap topluluklar arasında da yayılan bu bayram, farklı ritüellerle kutlansa da tüm insanlık için tek bir mesaj içerir: Birlik ve beraberlik. Asırlar öncesinden günümüze dek kutlanan bu bayramda birlik ve beraberliği sağlamak için; yardıma muhtaçlara yardım edilir, küs olanlar barıştırılır, ateşten atlama, cambazlık, horoz dövüşü, güreş vb. oyunlar oynanır, ölmüş ataların kabirleri ziyaret edilir, yaşayan aile büyüklerinin elleri öpülür, onlara hürmet edilir. Ayrıca bayramın 15 gün öncesinde kötü söz orucu başlar. Nevruz boyunca kötü söz söylemek günah kabul edilir.

Kışın verimsizleşen doğanın baharın gelişiyle eski gücüne kavuşması gibi, insanlar da Nevruz boyunca çeşitli ritüellerle üzerindeki ölü toprağı atar, canlanır ve enerjisini yeniler. Bu ritüeller arasında Su ve Ateşin büyük önemi vardır. Bahar bayramında bu iki elementin önemli bir yer tutması mitolojik inançlarla ilgilidir ve tüm ulusların ortak kültürünü yansıtır. Mitolojide ateş ve su; arınmayı, kötülüklerden kurtulmayı ve yenilenmeyi temsil eder.Türk kökenli toplumlarda ateş ve su kutsal kabul edilir. Ateş; var olmanın, yaşamın simgesidir ve onun gökten indiğine inanılır. Bu yüzden kutsaldır ve her Nevruz bayramında ateşin üzerinden atlanarak kötü ruhların insanlardan uzaklaşacağına inanılır. Ateşin çevresinde dönmek ise şansın ve iyiliğin sembolü olarak kabul edilir. Günümüzde hala uygulanan tütsü ve üzerlik yakma geleneği, ateşin arındırıcı gücüne olan inancın devamıdır.

Türklerin suyun kutsallığına olan inancı da oldukça kuvvetlidir. Mitolojik yönden incelendiğinde dünyada her şeyden önce suyun var olduğuna ve onun ölümsüzlüğü, diriliği sembolize ettiğine inanılır. Nevruz bayramından önceki son çarşamba sabahı, genç kızların akarsu kıyısına giderek yüzlerini yıkamaları, üzerlerine su serpmeleri ve suyun üzerinden atlamalarının kökeninde suya atfedilen kutsallık vardır.

Ateş ve su ile arınma ritüellerinden sonra, tüm yıl boyunca bolluk ve bereket içinde yaşamak amacıyla “nevruz sofrası” kurulur. 7 çeşit yemekle hazırlanan bu sofralarda, rahat bir yıl geçirme dileğiyle her yemekten yenir. Nevruz öncesi kaplarda çimlendirilen arpa ve buğdaylar sofralara konur. Doğanın da bereketini sunması için uygulanan bu ritüel “semeni” adını alır ve günümüzde hala uygulanmaktadır.

Türklerin Ergenekon dağını eriterek bağımsızlığına kavuşmasına dayandırılan Nevruzda, demirin dövülmesi de Ergenekon’dan çıkışın kutlanmasına yönelik bir ritüeldir.

Bazı toplumlarda bu ritüeller 21-22 Mart tarihlerinde uygulanırken, bazılarında Nevruz öncesi 4 Çarşamba boyunca uygulanır. Bunlar Su, Od (Ateş), Yel (Rüzgar) ve Yer (Toprak) Çarşambası olarak sıralanır. Temelinde bu dört elementin nimetlerine saygı vardır.

Nevruz; insanları, doğayı, kısacası bize bahşedilen tüm güzellikleri sevgiyle kucaklamamız gerektiğini hatırlatan evrensel bir bayramdır. Kökeni asırlar öncesine dayanan bu bayramı, siyasi veya politik nedenlerle tek bir kültüre mal etmek bizi birlik ve beraberliğe ulaştırmaz aksine ötekileştirir. Nevruz’un amacı; toprak, su, hava, ateş gibi başlıca nimetleri bize veren Yaradan’a teşekkür etmektir, bu dört elementin desteğiyle, yüklerimizden arınıp, ruhumuzu tazeleyip hayatımızda yepyeni bir döngüyü başlatmaktır. Bu yüzden Türk kültüründe yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilir. Bizlere her kışın ardından baharın geldiğini hatırlatır, umutlarımızı yeşertir. Kardeşçe ve huzur içinde yaşamamız gerektiğini vurgular. Kısacası Nevruz sadece doğanın değil tüm insanlığın bayramıdır. Sevgi ve barış değerlerinin önemini gözler önüne serer ve tüm renklerimizle, artılarımızla ve eksilerimizle uyum içinde yaşamamız için bize ilham kaynağı olur.

Doğanın Nevruz vesilesiyle bize verdiği mesajların bilincinde; kardeşliği, birlik ve beraberliği, huzuru, umudu sevgiyle kucakladığımız ve bu değerleri hayatımızın her alanına yansıttığımız, ruhlarımızın tıpkı doğa gibi çiçek açtığı bir bayram olsun.

 

*Kaynakça:

Türk Dünyasında Nevruz Geleneğine Toplu Bir Bakış / Ali KAFKASYALI

Anadolu’da Nevruz Kutlamaları / Ramazan KARAMAN

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.