Sevgililer günü efsaneleri

Sevgililer Günü her yıl 14 Şubat’ta aşıkların birbirlerine duydukları aşkı, sevgiyi ve aralarındaki bağlılığı gösterdikleri bir gün olarak dünyanın dört bir yanında kutlanıyor. Her ne kadar Sevgililer Günü modern zamanlarda kutlanmak üzere belirlenmiş bir gün gibi görünse de aslında kökenleri Antik Roma ve Antik Yunan’a kadar dayanıyor.

Sevgililer Gününde en sık kullanılan semboller kalp ve Roma mitolojisinden bildiğimiz Cupid, yani aşk tanrısı. Bu iki sembol aslında Antik Yunan’da kullanılıyordu. Bu semboller Yunanlıların, sevdiğimiz insanlarla aramızdaki aşkı, sevgiyi ve uzun bir hayatı paylaşmayı simgelemek için kullandıkları sembollerdi.

Defne yapraklarını, zeytinleri, şarapları ve çok daha fazlasını düşündüğümüzde Antik Yunan’ın neden aşıkların huzur ve sağlık içinde birlikte yaşayıp birlikte yaşlanacakları bir yer olduğunu anlıyoruz. Antik Yunan sağlıklı yiyecekleriyle, stressiz yaşamıyla ve hayatın zevkinin çıkarıldığı bir yer olmasıyla diğer medeniyetlerden ayrılıyordu. 

Sevgililer Günü ve Aşk Tanrısı

Antik Roma’da aşk tanrısı olan Cupid, aşk oklarını iki kişiye isabet ettirerek onları aşık eden çocuk yüzlü meleğin adıdır. Günümüzde aşk tanrısını sevimli küçük bir çocuk olarak düşünsek de aslında Roma tanrısıydı. Romalılar, aşk tanrısını Yunan mitolojisinden olduğu gibi almış ve yalnızca adını değiştirmişlerdir.

Aslında aşk tanrısını Eros olarak da biliyoruz. Eros, Yunan mitolojisinde Afrodit’in oğludur. Kaderlerinde birbirleriyle olmak olan aşıkların hikayesi aslında Psyche adında güzel bir kadınla başlar. Psyche, çok güzel bir kadındır ve erkekler, Afrodit’in tapınağını ihmal ederek Psyche’nin güzelliğine tapmaya başlar. Afrodit, insanların onu ölümlü biri için ihmal etmesi nedeniyle öfkelenir ve oğlu Eros’u, Psyche’nin mümkün olan en aşağılık şeye aşık etmesi için görevlendirir. Ancak Eros, Psyche’yi görür görmez aşık olur.

Psyche’yi annesinin emrettiği gibi lanetleyemeyen Eros, onu kendine eş olarak seçer. Ancak Psyche’ye, kendisine bir kez bile bakamayacağını söyler. Psyche, Eros’un bu istediğini onun aslında kim olduğunu bilmeden kabul eder. Eros, Psyche’yi Afrodit’in bulamayacağı bir yere saklasa da Psyche’nin ailesini görmesine izin verir. Psyche ve Eros yalnızca geceleri vakit geçirebildiklerinden dolayı Psyche, kız kardeşlerini onu gün içinde ziyaret etmeye davet eder. Kız kardeşleri, Psyche’nin yaşadığını hayatı kıskanır ve Eros’a verdiği ona bakmama sözü bozmaya ikna ederler.

Eros, Psyche’nin bu ihanetinden sonra kaçar. Kız kardeşlerinin sözünü dinlediği için pişmanlık duyan Psyche, en sonunda Afrodit’i bulur ve Eros’la tekrar bir araya gelmek istediğini söyler. Afrodit, Psyche’ye insanları tapınaklarından uzaklaştırdığı hala için sinirlidir ve Eros’un, annesinin dediğine karşı geldiğini öğrenince daha da sinirlenir. Psyche’ye yardım etmek yerine ona yapması imkansız olan dört görev verir. Bu görevlerden sonuncusu bir tuzaktır ve bu tuzak nedeniyle Psyche, yeraltı tanrısı Hades’in alemine hapsolur. Eros, Psyche’nin başına gelenleri öğrendiğinde Zeus’tan onu hayata döndürmesi için yardım ister. Başına daha fazla kötü şey gelmesini istemeyen Eros, Psyche’yi ölümsüz kılacağı Olimpos Dağı’na getirir. Afrodit, en sonunda insafa gelir ve onları affeder. Eros ve Psyche, Yunan mitolojisinde mutlu sona kavuşan az sayıda aşıktan ikisiydi. Eros ve Psyche’nin hikayesi üzerinden binlerce yıl geçmiş olsa da ayakta kalan, pek çok medeniyeti aşan ve günümüzdeki aşk hayatının bir parçası olmak üzere değişiklik geçiren hikayelerden biridir.

Sevgililer Günü ve Aziz Valentine

Sevgililer Günü’nün İngilizce adı “Valentine’s Day”dir. Yani aslında Sevgililer Günü adını ünlü bir azizden alıyor. Bununla birlikte bu azizin gerçekte kim olduğuna dair farklı hikayeler mevcut.

Aziz Valentine hakkında en çok inanılan hikaye, onun M.S. 3. yüzyılda Roma’da yaşayan bir rahip olmasıyla ilgili anlatılan hikayedir.

Bu hikayede İmparator II. Claudius, evli olan erkeklerin kötü askerler olduklarını düşünerek evliliği yasaklamıştır. Aziz Valentine, bunun adaletli olmadığını düşündüğünden dolayı imparatorun koyduğu kuralı çiğneyerek insanları gizlice evlendirmiştir.

Claudius, Valentine’nin neden olduğu evlilikleri öğrendiğinde onu hapse attırmış ve ölüm cezasına çarptırmıştır.

Valentine, hapisteyken gardiyanın kızına aşık olmuş ve 14 Şubat’ta idama götürülürken kıza “Valentine’den” imzalı bir mektup göndermiştir.

Sevgililer Günü ve Antik Roma Festivali

Sevgililer Günü’nün kutlanmaya başlanması 496 yılı gibi oldukça eski bir tarihe dayanıyor.

Bir diğer görüşe göre Sevgililer Günü’nün kutlanması, bir Roma festivaliyle başladı ve oldukça eski bir gelenek.

Romalılar, Şubat ayının ortasında Lupercalia adı verilen bir festival düzenlerlerdi. Bu festival, baharın resmi olarak başladığını müjdelerdi.

Roma’da kutlanan bu festivalin bir bölümünde erkeklerin, bir kutudan kız isimleri çektikleri düşünülüyor. Bu şekilde erkekler ve kızlar festival boyunca sevgili olur ve bazen de evlenirlerdi.

Kilise sonraları bu festivali Hıristiyan kutlaması yapmak istedi ve yukarıda bahsettiğim hikayede yer alan Aziz Valentine’ı anmak için 14 Şubat’ı kullanmaya karar verdi.

Bu sayede Sevgililer Günü yavaş yavaş tüm insanlar tarafından benimsenmeye başladı ve sevdiklerine duygularını ifade etmek isteyen aşıklar tarafından kutlanan sembolik bir gün haline geldi.

 

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.