Ruh sağlığınıza zarar veren 10 düşünce türü

Ne düşündüğünüzü biliyorum: “Düşünmenin doğru ve yanlış bir yolu olduğunu mu söylüyorsun?” Bu sorunun cevabı hayır. Demek istediğim şey, bazı düşünme yollarının bize yardımcı olmaktan çok daha fazla problem yaratabilmesi. Bazı örnekleri şöyle:

Ya Hep ya Hiç Düşüncesi

Ya hep ya hiç düşüncesi aynı kulağa geldiği gibidir. Bir şeyin ya iyi ya da kötü olduğu, ya başarılı ya da başarısız olduğu üzerine kuruludur. Siyah beyaz olarak görmektir ve gri tonları görememektir. Yani iyi ve kötü olmayan ancak ortalama olan şeyleri fark etmemektir. Ya hep ya hiç düşünce tarzı kendimize çok fazla baskı kurmamıza sebep olur çünkü başarısız olursak kendimizi sevebileceğimizden daha az severiz.

Aşırı Genelleme

Aşırı genelleme temel olarak olan bir şeyi düşünmek ve daha sonra onu çok fazla genelleyerek hayatınız boyunca öyle olacağını düşünmektir. Temel olarak çok fazla genel düşünmektir. Bir keresinde bir iş arkadaşınız size karşı kötü davrandığı için diğerlerinin de kötü davranacağını düşünmektir. Aşırı genelleme pek çok şeye ikinci bir şans vermemize engel olur çünkü geçmiş deneyimimiz iyi olmamıştır. Bizim hayatı tam olarak deneyimlememize engel olur.

Zihinsel Filtre

Zihinsel filtreye sahip olmak, bir tür kanıtı filtrelemektir. Zihinsel filtre kullandığımızda, belli bir durumun pozitif yanını pas geçer ve sadece negatif yanını algılarız. Bu nedenle başarısızlıklarımıza odaklanırız ve başarılarımızı görmeyiz. Zihinsel filtre kendimize çok fazla yüklenmemize sebep olur çünkü düşünebileceğimiz tek şey her durumda olumsuz olmak ve iyi gitmeyen şeylere odaklanmaktır.

Pozitifleri Elemek

Pozitifleri elemek zihinsel filtre gibidir ancak burada pozitifi filtrelemezsiniz ancak onun sadece şanstan dolayı olduğunu düşünürsünüz. Başınıza gelen olumlu şeylerin kontrolünüz dışındaki bir durumdan kaynaklandığını ve bu nedenle sayılmayacağını düşünürsünüz. Bu durum ayrıca başınıza gelen olumlu şeylerden gurur ve mutluluk duymanıza da engel olur çünkü sizinle bir alakası yoktur.

Felaketleştirme

Felaketleştirme, öyle olmayan bir şeyi felaket gibi görmektir. Şeyleri orantısından çıkartmak ve olabileceklere dair sadece en kötü sonuçları düşünmektir. Arkadaşınız doğum günü partinize gelmediği için araba kazası geçirdiğini düşünmek gibidir. Felaketleştirme sürekli olarak stres yaşamanıza sebep olur çünkü bir şey olması gerektiği gibi gitmezse, kötü bir şeyin olduğunu düşünürsünüz.

Duygusal Sebeplendirme

Duygusal sebeplendirme, işlere sebep bulmak için duyguları kullanmaktır. Başka şekilde olduğuna dair kanıtlar olsa da duygusal tepkinizin bir şeyin doğru olduğunu kanıtladığını düşünmenizdir. Okulda geçen yıllarda iyi notlar alsanız bile öyle hissettiğiniz için aptal olduğunuzu düşünmek gibidir. Duygusal sebeplendirme duyguların önümüze geçmesine sebep olur ve doğru olmayan sonuçlara varılmasını sağlar.

Fişleme

Fişleme, bir şey veya birisine etiket koymaktır. Sadece kendimizi değil, bir başkasını da belli bir zamandaki davranışına göre yargılamaktır. Birisinin yaptığı bir şeyin bir anda onun kim olduğunu tanımladığını düşünürsünüz. Bunun sadece bir davranış olduğunu ve onun kim olduğunu göstermediğini umursamazsınız. Fişlemek bizi negatifleştirir ve bu nedenle kendimize de negatif konuşuruz. Kendimizle olumsuz şekilde konuşmanın hiç bir faydası olmaz.

Hızlıca Sonuca Varmak

Hızlıca sonuca varmak doğru olduğuna dair yeterince kanıt olmamasına karşın bir sonuca varmaktır. İki tipi vardır: zihin okuma ve falcılık. Zihin okuma ve falcılık tam olarak kulağa geldiği gibidirler. Zihin okuma, kişinin düşünceleri okuyabildiğini düşünmesi ve olaylara daha olmadan tepki verebildiğini düşünmesidir. Falcılık ise geleceği tahmin edip nasıl sonuçlanacağını hiç bir bilgi olmaksızın tahmin etmektir. Sonuca atlamak deneyebileceğimiz şeylerden vazgeçmemize sebep olur.

Kişiselleştirme

Kişiselleştirme, tamamen sizin suçunuz olmasa bile bir konuda tüm sorumluluğu üstünüze almanızdır. Bir şeyin olmasının tek sebebinin kendiniz olduğunu düşünürsünüz ve o şeyin olmasında başka faktörlerin devrede olabileceğini düşünmezsiniz. Ayrıca sizin hatanız olan bir konuda tamamen başkalarını da hatalı görebilirsiniz. Kişiselleştirme, diğer faktörlerin olaya etki edebileceğini görmenize engel olur ve faydadan çok zararı vardır.

Yapmalıyım, Etmeliyim Düşüncesi

Yapmalıyım, etmeliyim tarzı düşünceler, bir şekilde davranmamız gerektiğini düşünmemizdir. Sürekli olarak stres yaratır ve başkalarının bizden beklentilerini karşılamazsak suçluluk hissetmemize sebep olur. Bu düşünce tarzından kurtulursak hayatımızı başkalarının standartlarına göre yaşamak zorunda kalmayız. Böylece ne olmak istediğimiz ve ne yapmak istediğimize karar verebiliriz.

Yani sonuç olarak, bu şekillerde düşünüyorsanız, işleri olması gerektiğinden daha kötü hale getirebilirsiniz. Fakat ilk adım, bu şekilde düşündüğünüzü fark etmektir ve ardından bu düşünceler ile savaşmak için sıkı çalışmaktır. Düşüncelerle savaşmak zordur ancak kendinize inanır ve o yönde çaba gösterirseniz bunu yapabilirsiniz.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.