Ebeveynlerin Çocuklarından Öğreneceği Şeyler

Çocuklarımıza bir şeyler öğretmekle o kadar meşgulüz ki, onlardan da bir sürü şey öğrenebileceğimizi fark edemiyoruz. Çocuklar genel olarak yetişkinlerden daha sağlıklıdır ve bunun başlıca nedeni de doğuştan gelen bir takım özelliklere sahip olmalarıdır. Ebeveynlerin çocuklarından öğrenebileceği bu alışkanlıklardan bazılarını, Uplifers olarak sizler için derledik.

  1. Şekerleme yapın

Uyku sağlık için çok önemlidir fakat yetişkinlerin birçoğu yeterince uyumaz. Vücudumuz uyku sırasında kendini onarır. Yapılan araştırmalara göre, sadece bir geceliğine bile uykuyu alamamak, geçici bir diyabet öncesi durum yaratıyor ve kortizol ile lepti c seyivelerini etkiliyor. Çocukların yetişkinlerden genel olarak daha sağlıklı olmasının nedenlerinden biri de, geceleri daha fazla uyuyup gün içinde de kısa uykulara yatmalarıdır.

Buradan öğrendiğimiz: Uykuya öncelik vermeli ve bu konuda fedakarlık yapmaktan kaçınmalıyız. Bunun, genç kalmanın önemli bir şartı olduğunu unutmamalıyız.

  1. Egzersiz yapmayın; hareket edin

Çocuklar egzersiz yapmazlar ama sürekli hareket halindedirler. Spor salonlarına gidip kilometrelerce koşmasalar da, tırmanırlar, yarışırlar, devamlı oturup kalkarlar ve bunun gibi birçok işlevsel hareketi durmadan tekrarlarlar.

Biz onları zorlamadığımız sürece, çocukların uzun süre yapamadığı tek şey oturmaktır. Bilimsel çalışmalar sürekli oturmanın insan sağlığına ne kadar zararlı olduğunu kanıtlıyor. Üstelik bunun yarattığı problemler, arada egzersiz yapmaya zaman ayırmakla da geçmiyor. Yetişkinler olarak günün büyük bir kısmını sakin bir şekilde oturarak, kalp atış hızımızda en ufak bir artış yaratmayarak ve yeterince hareket etmeyerek geçirmek konusunda pek sıkıntı çekmiyoruz.

Çocukların hareket etme şekli aynı zaman oldukça da işlevsel. Ağırlık kaldırmıyorlar ama sürekli tırmanıyor, yerde sürünüyor, çömeliyor ve olimpiyatlardaymışçasına koşuyorlar. Birçok yetişkin ağırlık kaldırmada ya da ağırlıklı makinelerde egzersiz yapmada ustalaşmışken, bir ipe tırmanmada sorun yaşar. Belki fonksiyonel bir şekilde hareket etmeyi öğrenmek sizin için bir amacadönüşebilir. Böylece, hem sağlığınıza fayda sağlayacak hem de tehlikeli ya da gerekli başka durumlarda tırmanıp, koşup, atlamanızı sağlayacak hareketler yapmayı öğrenebilirsiniz.

Buradan öğrendiğimiz: Hareketlenin ama egzersize odaklanmayın. İşlevsel bir şekilde, sık sık ve hızlı hareket edin.

  1. Duygular ve sosyal etkileşim

Çocuklar genelde duygularını belli etmede oldukça başarılıdırlar. Biz yetişkinler ise çoğu zaman duygularımızı bastırır ya da onları görmezden geliriz ve bu da stres yaratır. Tabii ki çocukların da duygularını sorumlu bir şekilde ifade etmenin yollarını öğrenmesi gerekir, fakat biz de bu sırada onlardan bu duyguları canlı bir şekilde nasıl yaşadıklarını öğrenebiliriz.

Çocuklar kin tutmaz. Eğer canları acırsa, sinirlenirlerse ya da üzülürlerse, ağlarlar. Mutlu oldukları zaman gülerler. Aynı zamanda, biz onlara yabancılarla konuşmamaları gerektiğini öğretene kadar, sosyal etkileşim konusunda da uzmandırlar. Özellikle bebekler bu konuda çok başarılıdırlar. Zaten muhtemelen birçok yetişkinin de bebeklerin cazibesine kapılıp onlarla konuşmasının nedeni de bu. Karşılarındaki konuştuğunda dinlerler. Diğer insanlar hareket ederken onları izlerler. Biri onlara gülümsediğinde onlar da gülümseyerek karşılık verirler.

Bazen çocukların duygularını ifade etme tarzı bizim için çok hoş olmasa bile(öfke krizlerini hepimiz yaşamışızdır), bu durumdan öğrenebileceğimiz şeyler var. Çocukların hislerini belli etme biçimleri genelde oldukça yoğun ama kısa sürelidir. O duyguyla işlerini bitirince, hayatlarına devam ederler. Yetişkinler ise o duyguya takılı kalıp uzun süreler boyunca üzerine düşünürler.

Buradan öğrendiğimiz: Duygularınızı sağlıklı bir şekilde ifade edin. Biriyle konuşurken kendinizi tamamen karşınızdakine verin. Duygularınızla ilgilenin ve daha sonra hayatınıza devam edin.

  1. Acıktığınızda yiyin

Çoğu ebeveyn çocuğunun ne yediği, ne zaman yediği, az mı çok mu beslendiği konusunda takıntılıdır. Fakat çocuklarda, biz daha onları bu konuda eğitmeden önce bile, doğuştan gelen bir açlık hissi vardır.

Aç oldukları zaman yerler (yemek zamanı olmasa bile) ve genelde de aç olmadıkları zaman yemeyi reddederler (yemek zamanı olsa bile). Bu aslında oldukça sağlıklı bir durum ve yetişkinler olarak örnek almamız gereken bir özellik.

Çocuklarımızın iyi beslendiğinden emin olduktan sonra, onları doğal açlık ve tokluk hislerine göre hareket etmeleri için serbest bırakmak çok önemli. Çoğu yetişkin bu doğal hislerini kaybetmiş durumda ve bu da hayatı oldukça zorlaştırıyor.

Buradan öğrendiğimiz: Bedeninizi dinleyin ve acıktığınızda yiyip, doyduğunuzda durun.

  1. Öğrenmeye devam edin

Dört yaşındaki ortalama bir çocuğun, günde 400’den fazla soru sorduğu söylenir. Sizin de bunu destekleyen tecrübeleriniz olmuştur.

Bu, çocukların öğrenme süreçlerinin doğal bir parçası ve aynı zamanda onların bitmeyen bir merak ve öğrenme arzusuyla hareket ettiklerinin de göstergesi. Yetişkinler olarak, gördüklerimizi sorgulamadan olduğu gibi kabullenmeye ya da bir şeylerin nasıl olduğunu merak etmeden bilmeye alıştık. Yeni bir beceri edinme eylemi (özellikle de yeni bir dil ya da müzik aleti kullanmayı öğrenmek) zihni çalıştırır ve beynin genç kalmasını sağlar.

Buradan öğrendiğimiz: Soru sorun. Araştırmacı olun. Yeni bir beceri, ilgi alanı ya da hobi edinin ve bunu, bir çocuğun açık zihniyle öğrenmeye çalışın.

  1. Korkusuz olun

Bir yaşında bir çocuğa sahip olmuş her anne, çocukların ne kadar korkusuz olduğunu bilir. Ne olacağını görmek için atlarlar. Yerçekimini öğrenmek için ellerindekini fırlatırlar (eğer birine çarparsa böylece sosyal etkileşimi de öğrenirler). Görmek, öğrenmek ve hareket etmek konusunda doymak bilmez bir sorgulamaları vardır.

Yeni doğanların ise sadece iki korkusu vardır: Yüksek sesler ve düşmek. Diğer bütün korkuları, “dikkatli ol” ve “aman bir yerine bir şey olmasın” diyerek biz onlara öğretiriz. Aslında çocukları, hesaplanmış riskler almak konusunda biraz cesaretlendirmemiz gerekir. Özellikle de alabilecekleri bütün riskin çocuk parkındaki basamaklardan atlamak olduğu bir dönemde.

Uzmanlar, çocukların oyunlarında macera, risk ve tehlikenin ne kadar önemli olduğunu ve bu unsurların eksik kalmasının, çocukların ileriki hayatlarında sosyal ve bilişsel etkileri olabileceğini belirtiyorlar.

Buradan öğrendiğimiz: Çocuklarınızın macera peşinde koşmasına izin verin ve aynı zamanda bunu siz de uygulayın. Yeni şeyler deneyin.

  1. Küçük şeylerden keyif alın

Çocuğunuza doğum gününde oldukça gösterişli bir hediye alıp, bir saat sonra hediyenin kutusuyla oynadığına şahit olmuşsunuzdur. Çocukların küçük şeylere karşı doğal ve büyük bir ilgisi vardır. Daha havalı bir bebek bezi ya da arabası isteyerek doğmazlar. Basit şeyleri alıp, onları kendi hayal güçleriyle ilginç hale getirme konusunda doğal bir yetenekleri vardır.

Buradan öğrendiğimiz: Küçük şeylerden zevk alın. Sahip olduklarınızın, çok küçük bile olsa değerini bilin. Elinizdekine odaklanın, bir sonraki adıma değil.

  1. Oynayın

Oyun, çocukların işidir ve gelişimleri için de oldukça önemlidir. Peki yetişkinler için?

Doktor Bowen F. White diyor ki, “Biz sadece içinde rekabet olan oyunlara rağbet gösteriyoruz.” Fakat oyun, çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de önem arz ediyor. Oyun insanları neşelendirir ve problem çözme, yaratıcılık ve ilişkiler açısından da hayati bir önemi vardır.

Buradan öğrendiğimiz: Sadece eğlenceli ve keyifli olduğu için yapabileceğiniz aktiviteler bulun ve oynayın.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.