Batı Ege’nin görülesi beş güzeli

 

Covid 19 nedeniyle mecburi evlere kapanmalar ve aşı işlemleri sona erince ve beklenen sağlıklı günlere kavuşunca ilk fırsatta hepimiz yollara düşeceğiz, iç mekânlardan çok ama çok sıkıldık, özgürce yaşamayı , gezmeyi, görmeyi çok am çok  özledik .

İster, kendi aracınızla isterseniz, acente turlarıyla, belki de otostopla Batı Ege’ye yolunuz düşerse eğer henüz görmediyseniz mutlaka bu aşağıda yazdığım beş güzel Batı Ege beldesini görmenizi öneriyorum

Bu hap bilgiler içeren ve bir tur rehberi gözüyle yazılan makalede size faydalı olabilecek bazı tavsiyelerim olacak ve umarım bu öneriler keyifli bir tatil geçirmenizi sağlar.

1- BİRGİ KÖYÜ  (iZMİR – öDEMİŞ)

Birgi Ödemiş merkeze sadece 10 km İzmir e ise 1,5 saat uzaklıkta olan zamanın adeta durduğu bir yer. Roma, Bizans ve Selçuklu ve de Osmanlı eserlerini yan yana dizildiği adeta bir açık hava müzesi

Başta Çağan Irmak gibi yönetmenlerin başrolünde Hümeyra’nın oynadığı Unutursam Fısılda filmini çekerken neredeyse hiç bozulmamış tarihi dokusunu kullandığı Birgi, gerçekten görülmesi gereken zamanın durduğu bir kent 

Çekül vakfının, değerli çabaları sayesinde beldedeki bir çok tarihi eser ve binalar özenle koruma altına görünüyür.

14.yüzyılda Aydınoğlu beyliği tarafından yapılan Aydınoğlu Birgi Ulu Camii bölgenin en eski Türk eseri olup üzerinde Roma dönemine ait devşirme bir aslan heykeli ile İslam dünyasında heykel bulunan yegâne camidir.

Birgi’nin simge binalarından biri de dönemin zengin bir tüccarına ait olan 18. yy yapımı Çakırağa konağıdır. Restorasyon sürecinde olan bu ahşap konak üç katlı olup içi ahşap üzerine kök boya ile boyanmış duvar resimleri ile bezelidir. Bu müze evin etrafında, serpme kahvaltı servisi veren harika tarihi konaklar bulunur.

Gezmeye değer diğer tarihi yerler sırasıyla, Birgi kervansarayı, İmam Birgivi türbesi, Papaz Çayı, tarihi Birgi evleri, Umur Bey Anıtı, Derviş Ağa Medresesi, Birgi Meydan Kahvesi ve Doğal ürünler çarşısı olabilir.

Ayrıca şehrin girişinde Anadolu’nun hiç bir yerinde göremeyeceğiniz kadar çok olan tarihi Osmanlı mezar taşlarının bulunduğu anıt mezarlıklar görürsünüz.

Birgi’yi gezdikten sonra Gölcük, Bozdağ kasabası ve Kırkçeşmeler mesire alanı ve Ödemiş merkezde de zaman geçirebilirsiniz. 

Yemek tavsiyesi olarak Ödemiş köftesi, sucuk ve keşkek gibi yöresel tatları önerilir.

Ne Yapmalı 

Birgi köy kahvesinde bir keyif kahvesi içilmeli

Papaz çayı bölgesindeki tarihi evleri fotoğraflayın

İmam Birgivi türbesi etrafındaki organik Pazarı gezin

Gölcük’te mutlaka keşkek yiyin Göl yürüşü yapın

Ödemiş merkezde ünlü kent müzesini gezin 

Birgi Ulu Cami’deki ahşap mimberi mutlaka inceleyin 

2- CARİNA VE DOĞANBEY KÖYLERİ   ( SÖKE -AYDIN )

Carina ve Doğan Bey köyleri, Büyük Menderes deltası yolu üzerinde bulunan Söke’ye bağlı gizli cennetler, Kuşadası merkezden 45 dakika uzaklıkta olan beldelerin etrafında başta Priene olmak üzere Milet ve Didim Apollon tapınağı gibi kadim antik kentler bulunur.

Rahatlıkla tam gün tur yapabileceğiniz bölgede Doğanbey eski adıyla Domatia köyünde tarihi Rum evlerinin bulunduğu dağ köyünü gezebilirsiniz. Şahıslara ait olan bu taş evler oldukça iyi restorasyon görmüş olup bazı binalar şarap evi ve restoran olarak hizmet vermektedir.

Dilek Yarımadası Milli Parkına yakın olması nedeniyle bitki örtüsü ve havyan fosillerinin bulunduğu bir doğa müzesi bulunur. Müzede detaylı bilgi veren bir video gösterisi almanızı öneririm.

SÖKE CARİNA KÖYÜ

Carina Doğanbey köyüne 2 km uzaklıkta bulunan yarım ay şeklinde uzun bir sahile sahip bir balıkçı kasabası, Ege denizinin diğer bir kıyısında duran Samos adası manzarası olan belde, sırtını bölgenin en yüksek dağı olan Dilek dağına yaslıyor.

Birçok balıkçı restoranları kıyı kenarına koydukları masa ve sandalyeler sahil şeridini, açık hava restoranına dönüştürüyorlar, Ege’nin eşsiz otlarından yapılan mezelere günlük ağlara takılmış balıklar eşlik ediyor, alkol servisi de bulunan bu restoranlar denize o kadar yakın ki kıyıda yüzen ördekleri rahatlıkla ellerinizle besleyebiliyorsunuz.

Taşlık bir kıyı olması nedeniyle denize girmek veya güneşlenme olanağı olmasa da Carina özellikle balık ürünleri ve meze sevenler için keyifli bir öğle yemeği için bulunmaz bir belde.

Ne yapmalı

Söke ovasındaki pamuk tarlalarını gezin ve fotoğraflayın

Büyük menderes nehrinin etrafında gezinti yapın 

Güllübahçe köyünde bulunan onyx atölyeleri gezilmeli

Carina köyünden Samos adası manzaralı selfie çekilin

Apollon tapınağındaki kutsal yolu mutlaka görün 

Priene antik kentindeki tapınaktan  tüm Söke ovasını seyredin

3-ILDIRI KÖYÜ- ÇEŞME – İZMİR 

Ildırı, Çeşme yarımadasının güney kıyısında bulunan gizli diğer Ege cenneti, Erythrai adlı bir Roma antik kentinin de bulunduğu belde de arkeolojik kazı çalışmalar sonrası ortaya Athena tapınağı ve tiyatro basamakları çıkartılsa da sadece kentin yüzde 5 kısmı ortaya çıkartılmış gibi görünüyor.

Erythrai, kırmızı anlamına gelen Luvice bir kelime olup terra cotta da denilen kırmızı tuğla malzemesinin buradan Anadolu’ya yayıldığı düşünülmektedir.

Kıyı şeritindeki bulunan fiyort görünümlü iri ufaklı adacıklara antik kentin yüksek noktası olan Athena tapınağından bakarsanız doyumsuz bir manzara ile karşı karşıya gelirsiniz

Hafta sonu doğa yürüşü yapmayı sevenlerin, doğa fotoğrafçılarının ve günübirlik gezginlerin uğrak yeri olan belde mermer ve bazalt devşirme taşlardan yapılmış taş evleriyle Ege denizinde küçük bir tipik Yunan adasını andırıyor.

Balık restoranları, kafeler ve bir de butik otelin olduğu Ildırı, denize girmek için de ideal bir yer ayrıca Enginar zamanı kurulan doğal ürünler pazarında çok çeşitli reçeller ve kurutulmuş otlarda bulmak oldukça mümkün.

Ildırı’ya yakın ve gezmeye değer iki köy daha var biri evlerinin beyaz duvarlarını köylü kadınların renkli duvar resimleriyle süslediği ünlü Germiyan köyü diğeri ise İzmir’e giden yol üzerinde bulunan ve her yer geleneksel korkuluk festivali yapılan köy olan Barbaros köyüdür. Buralarda da keyifli vakit geçirmek adına en azından bir bardak çay içmenizi öneririm.

 

NE YAPMALI 

Erythrai antik kenti mutlaka gezilmeli

Eğer mevsimi ise enginar bahçeleri görülmeli 

Meyve reçeli alabilirsiniz

Manzaralı kafelerde Türk Kahvesi içilmeli

Athena tapınağından tüm manzara fotoğraflanmalı

Hediyelik eşyacı satan reyonlardan hatıra magnetler alınabilir

Köy’deki balıkçı kahvesinde bir çay içebilirsiniz

4-MORDOĞAN- KARABURUN- İZMİR

Otoban ile İzmir’den sadece 1.15 dakika uzakta olsa da, otoban sonrası, uzun yıllar virajlı ve bakımsız karayolları nedeniyle tercih edilmediği için bakir kalan bir bölge olan Karaburun yarımadası şimdilerde oldukça ilgi gören bir bölge. 

Karaburun halen İzmir’in en az nüfuslu beldesi olsa da kara yolların düzenlenmesi ve yapılan turizm ve kültür yatırımları sayesinde son dönemde oldukça ziyaretçi olan bir belde haline gelmeye başladı diyebiliriz.

Karaburun yolu üzerinde bulunan Mordoğan, eski ve yeni olarak ikiye ayrılıyor, Eski Mordoğan denize uzak olması nedeniyle tarih gezi yapmayı sevenler için daha uygun bir nokta, Narkisos pınarı denilen noktada efsaneye göre ilk nergis çiceğinin ortaya çıktığına inanılıyor ayrıca köyün içinde 14. yüzyıla tarihlenen Ayşe Hatun camiisi ve eski bir ilkokuldan müzeye çevrilen özel bir etnografya müzesi bulunuyor

Ayrıca Yeni Mordoğan’a göre daha sakin olan eski Mordoğan’da köylü kadınlarının işlettiği doğal ürünler pazarı da belli günlerde müzenin karşısında kuruluyor.

Yeni Mordoğan deniz kıyısında olduğu için halk plajı, restoran pansiyon ve otel gibi turistik mekânların ağırlıklı bir belde bu nedenle tercih sizin ya deniz ve güneş ya da kültür turu…

Karaburun merkeze doğru aracınızla devam ederseniz yol üzerinde görmenizi önereceğim harika dağ köyleri var. Örneğin, Eğlen hoca köyü, İnecik köyü ve Kösedere köyü.

Bu köylerin hepsinin ortak özelliği, zeytin ağaçlarının bol olduğu yerler olması özellikle hurma zeytin denilen bir çeşit bölgeye has bir tat, sulu limonun da çok yaygın olduğu bölge de her adım başında bir zeytinyağı fabrikası görebilirsiniz.

Özellikle İnecik köyünde, bazı akademisiyenlerin İzmir Büyük Şehir Belediyesi desteği ile kurduğu Zeytin Okulu adlı müze ev çok ilginç bir oluşum. Doğaseverlerin Amor Mundi yani yaşam sevgisi felsefesi ile bir araya geldiği bu sevimli kültür evinde müzik, dans ve tiyatro bir de kitap okuma günleri düzenleniyor. Ücretsiz olan bu Zeytin Okulu’nu ziyaret etmenizi öneririm.

Balıkçılık ve Zeytincilik kültürünün bir arada Karaburun’un en meşhur doğal ürünü şüphesiz ki Nergis çiçeği, ocak ve şubat aylarında hasat edilen bu mis kokulu çiceğin Türkiye’deki ana vatanı Karaburun Bozköy ve çevresidir. Şubat sonrası da,  bölgeden mor renkli Sümbüller toplanır.

Karaburun limanı kaliteli balıkçı restoranların yoğun noktası olduğu için öğlen yemeğinizi buraya denk getirmenizi öneririm.

Turun sonunda Karaburun’a bağlı Yeni Liman’a giderek Yarımada’nın en uç noktasına varmış olursunuz. Orada her gün doğal ürünler pazarı ve balık mezatı kurulur, özellikle Nergis zamanı Nergis bahçelerinden toplamaya izin verilmediği için, demet demet Nergis satın alabileceğiniz tek nokta Yeni Liman diyebilirim.

 Ne yapmalı

Eski Mordoğan’da Müesser Aktaş kent müzesini görün

Karaburun’da Poseidon çimeniyle beslenen deniz Çipurası yiyin

Eğlenhoca köyünde öküzgözü köftesi tadın 

Yeni Liman Organik pazarından alışveriş yapın 

Bozköy’de Nergis bahçelerini fotoğraflayın 

İnecik köyünde Zeytin okulunu Ziyaret edin

Bol bol reçel, limon ve portakal ve hurma zeytin satın alın

5-SIĞACIK- TEOS – İZMİR

İzmir ‘e en yakın ve en keyifli vakit geçirebileceğiniz yerlerden birisi Seferihisar bölgesidir. Kültür, doğa, arkeoloji, gastronomi ve tarih sever herkesin bir şeyler bulabileceği bu belde Türkiye’nin narenciye üretim merkezlerinden biridir. Özellikle mandalina bahçeleri ile süslü olan Seferihisar Sığacık yolu sizi bambaşka alemlere götürür.

Sığacık, Seferihisar merkezden yaklaşık yarım saat uzaklıkta olup büyük bir yat limanı olan bir deniz kasabasıdır. Dar sokakları ve Roma döneminden kalma kent surları ve burçları ile size bir Orta çağ kasabasını anımsatır

Özellikle pazar günleri halk tarafından kurulan açık hava semt pazarında organik ve ev yapımı yemek ve mezelerin en güzellerine sahip olabilirsiniz Ev hanımlarının açtığı ev önü tezgahlarda, yaprak sarma, ot yemekleri, baklava ve börek gibi isterseniz elinizde isterseniz masalarda tüketebilirsiniz.

Teos limanı etrafında üzeri hasırlarla örtülü sıra sıra çay bahçeleri bulunur. Uzun çarşı pazar yürüşü sonrası güzel bir çay ve kahve içmek için ideal yerlerdir. Ayrıca kale içi denilen sur bölgesinde canlı müzlk yapan sokak çalgıcılarını dinlemek ayrı bir zevktir.

Sığacık, yemek ve alışveriş ağırlıklı bölge olmasına karşın tarih ve arkeoloji sevenler için de yaklaşık 15 dakika uzaklıkta bir antik kent bulunur. Teos antik kenti, İon göçlerinin gerçekleştiği başkenti Kuşadası Paninion olan 12 İon kentinden biridir. Yapılan kazılarda ortaya antik tiyatro ve tapınak bölümü çıkartılmıştır. 

Deniz girmek isteyenler için de uygun bir plaj olan antik Liman bölgesinde berrak deniz suyu içinde antik liman kalıntılarına ait taş parçalarını gözlemek halen büyük bir zevktir.

Teos ve Sığacık bölgesinde ev pansiyonculuğunun yanı sıra büyük bir beş yıldızlı otel ve tatil köyleri de mevcuttur. Ata Demirel ‘in Olanlar Oldu filminin film platosu olan Sığacık ve Teos gerçekten deniz, güneş ve kum tatilinden daha çok olanaklar sunan çok güzel vakit geçirebileceğiniz Ege kasabalarından biridir

Ne yapmalı 

Sığacık Pazarında alışveriş yapabilirsiniz

Sığacık antik liman surlarını gezip fotoğraflayın 

Sahil kafelerinde kahvenizi yudumlayarak güneşin batışını izleyin derim

Teos antik kentini mutlaka gezin 

Balık restoranlarında midye ve kalamar yiyin 

 

Keyifli geziler diliyorum.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.