Akçaağaç şurubunun sağlık konusunda 9 faydası
Çoğu kişi farkında olmadan zaten çok fazla miktarda şeker tüketir, vücudun bu fazla şekeri absorbe etmesi de kolay olmaz. Akçaağaç şurubu, az miktarda kullanmanız gereken tatlandırıcılardan biridir ve aslında normal şeker için iyi bir alternatiftir.
Bütün ve rafine edilmiş tahıllar arasındaki kontrasta benzer şekilde, akçaağaç şurubu gibi rafine edilmemiş doğal tatlandırıcılar, beyaz şeker veya yüksek fruktoz mısır şurubundan daha fazla faydalı besin maddeleri, antioksidanlar ve fitokimyasallar içeriyor. Çiğ balın faydası aslında çok daha önemlidir. Uygun miktarda kullanıldığında, akçaağaç şurubunun besin faydaları; iltihabı azaltma ve kan şekerini daha iyi yönetme yeteneğini içerebilir.
1. Birçok antioksidan içerir.
Yapılan çalışmalarda doğal tatlandırıcıların toplam antioksidan içeriği, beyaz şeker veya mısır şurubu gibi rafine edilmiş şeker ürünlerine önemli farka sahiptir. Rafine şeker, mısır şurubu ve agave nektarı minimal antioksidan içeriğe sahiptir, ancak akçaağaç şurubu çörek otu pekmezi, esmer şeker ve saf bal yüksek antioksidan kapasitesine sahiptir.
Akçaağaç şurubu bünye açısından yoğun besleyicidir, koruyucu antioksidanlar konusunda da etkileyicidir. Fenolik bileşikler biçimindeki bu antioksidanlar, iltihaba neden olan ve çeşitli kronik hastalıkların oluşumuna katkıda bulunabilecek serbest radikal hasarını azaltmak için faydalıdır. Mümkün olduğunca, daha koyu, sınıf B akçaağaç şurubu seçin, çünkü bunlar daha yararlı antioksidanlar içerir.
Akçaağaç şurubu içinde bulunan birincil antioksidanlar arasında benzoik asit, gallik asit, sinnamik asit ve kateşin, epikateşin, rutin ve kersetin gibi çeşitli flavanoller bulunur.
2. Glisemik indeksi düşüktür.
Rafine şeker ve rafine edilmiş karbonhidratların genel olarak karaciğer tarafından hızla metabolize olduğu biliniyor. Daha da kötüsü, çok fazla şeker tüketirseniz kan şekerinizin hızla artıyor olması ve insülinin yükselmesi kan şekeri yönetimi açısından da tehlikelidir. Bu şekilde devam ettiğinde ise diyabet ortaya çıkar.
Fazla şeker tüketmek; obezite, tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarının önde gelen nedenlerindendir; akçaağaç şurubu gibi doğal tatlandırıcılar bile belli ölçüde kullanılmalıdır. Diyabetin doğal olarak tersine çevrilmesine yönelik çözümler veya diğer kan şekeri ile ilgili koşullar söz konusu olduğunda, genel olarak şeker alımını en aza indirgemek ve özellikle rafine şekeri kullanmaktan kaçınmak en iyisidir.
3. İnflamatuar hastalıklarla savaşır.
Akçaağaç şurubu tüketmek, iltihap azaltan polifenol antioksidanları temin ettiği için artrit, inflamatuvar bağırsak hastalığı veya kalp rahatsızlığının önlenmesinde yardımcı olan sağlıklı bir diyetin parçası olarak değerlendirilebilir. Akçaağaç şurubundaki bitki esaslı bileşikler, bizi daha hızlı bir şekilde yaşlandırmaktan ve bağışıklık sistemimizin gücünü azaltmaktan sorumlu olan oksidatif stresini azaltır.
4. Kanseri engelleyici özelliklere sahiptir.
Şekerin kansere neden olabileceğini veya en azından katkıda bulunduğunu gösteren birçok çalışma var. Akçaağaç şurubu bu konuda çok daha az zararlıdır. Bunun nedeni, DNA hasarı ve mutasyonundan hücreleri koruyabilen akçaağaç şurubu içindeki antioksidanların varlığından kaynaklanmaktadır. Akçaağaç şurubu tek başına kanser gelişimi için riskin azalması ile sonuçlanmazken, diyetinize yüksek seviyede rafine edilmiş şeker veya yapay tatlandırıcılar eklemekten daha güvenli bir seçenek olarak tercih edilebilir.
5. Cilt sağlığını korur.
Akçaağaç şurubu saf bala benzer şekilde ciltte oluşan iltihaplanmayı, kızarıklığı, lekeleri ve kuruluğu azaltmaya yardımcı olabilir. Çiğ süt veya yoğurt, yulaf ve saf bal ile yapılan bu doğal karışım, cildi nemlendirir.
6. Gelişmiş sindirim için faydalıdır.
Yüksek düzeyde rafine edilmiş şeker tüketimi kandida, IBS, sızdıran bağırsak sendromu ve diğer sindirim sistemi bozukluklarına katkıda bulunabilir. Aslında, sızdıran bağırsak ve otoimmün bozukluklarını iyileştirmek için atabileceğiniz en büyük adımlardan biri, rafine edilmiş şeker alımını azaltmak ve bunun yerine az miktarda doğal tatlandırıcılar kullanmaktır.
Çoğu yapay tatlandırıcı aynı zamanda gaz, şişkinlik, kramp ve kabızlık gibi hazımsızlık semptomlarına neden olur. Akçaağaç şurubu pişmiş ürünler, yoğurt, yulaf ezmesinde kullanılmak üzere sindirim sistemini daha sağlıklı bir biçimde, kimyasallardan ve yüksek şekerli bir diyetten kaynaklanan hasardan korumak için kullanılabilir.
7. Önemli vitaminler ve mineraller sağlar.
Akçaağaç şurubu, potasyum ve kalsiyumun yanında, oldukça yüksek miktarlarda çinko ve manganez içerir. Manganez, yağ ve karbonhidrat metabolizması, kalsiyum emilimi, kan şekeri regülasyonu, beyin ve sinir fonksiyonlarında çok önemli bir rol oynarken, çinko hastalıkla savaşmaya ve bağışıklık sistemini geliştirmeye yardımcı olabilir; çünkü beyaz kan hücrelerinin seviyesini korur.
8. Yapay tatlandırıcılara sağlıklı bir alternatiftir.
Eğer yapay tatlandırıcılar, yani tehlikeli olarak adlandırılan splenda, sukraloz, agave, aspartam veya şeker gibi rafine edilmiş şekerli ürünler kullanıyorsanız, lütfen hemen mümkün olduğunca çabuk akçaağaç şurubu ve saf balıla tüm bunları değiştirmeyi düşünmelisiniz. Yapay tatlandırıcılar kalori içermezler ancak kilo alımı, yorgunluk, kaygı, depresyon, öğrenme güçlükleri, kısa süreli hafıza kaybı ve çok daha fazlasını içeren sayısız sağlık sorunuyla bağlantılıdırlar.
Birçok mevcut hastalık, artan oranda suni tatlandırıcı kullanılırsa zamanla kötüleşebilir ve kilo verme konusunda da olumsuz sonuçlara neden olurlar. Birçok diyet veya hafif gıdada kullanılan yapay tatlandırıcılara bağımlılık olması polasılığı çok yüksektir. Çünkü gıda isteğinizi ve vücudunuzun açlık ve dolgunluk belirtilerini kontrol etme becerinizi etkilemektedir.
Akçaağaç şurubu bu sağlık problemlerinden hiçbiriyle bağlantılı değildir, ayrıca doğal tatlı tadından dolayı daha fazla tatmin yaratır.
9. Antibiyotik etkilerini geliştirebilir.
Antibiyotikler birkaç farklı hastalığa hızlı, kolay bir çözüm gibi görünebilir, ancak yeni araştırmalarda antibiyotik kullanımının tehlikelerini görmezden gelmek zorlaşmaktadır. Kötü bakteriler hedef alınırken, antibiyotikler sağlıklı hücrelere de saldırabilir; buna karşın antibiyotiklerin aşırı kullanımı antibiyotik tedavisine artık cevap vermeyen “süper böcek belirtisi” yaratır.