Niyetinizin Olmasının Önündeki Engeller: Limitleyici İnançlar


Aysetolga.com’a hoşgeldiniz.

Size bu yazımda, son kitabım “Neysen Onu Çekersin”de yoğunlaştığım ve paylaştığım önemli konulardan biri olan niyetinizin olmasının önündeki engellerinizi ve limitleyici inançlarınızı anlatacağım.

Dünyada bir süredir niyet ve tezahür, yani “manifestation” trendi var. “Nedir bu manifestation? Nedir bu tezahür ettirmek?” diye merak ediyor olabilirsiniz. O yüzden sizler için bunu biraz anlatmak istiyorum.

Tezahür ettirmek şu anda pek çok insan için bir trend gibi olsa da aslında bunun kuantum fiziğine ve mekaniğine dayandığını anlatmak istiyorum. Ne zaman ki “Newton fiziği” dediğimiz parçacık fiziğinden dalga fiziğine yani “kuantum fiziğine gittik, dünyamıza dalga boyuyla beraber kuantum fiziği yayılmaya başladı. Bu yaklaşık son 3 yıl içinde gerçekleşti. Kuantum fiziği, dünya üzerindeki felsefeyi ve her türlü sistemi etkilemeye başladı. O yüzden de siz günümüzde daha fazla “niyet etmenin gücü, tezahür ettirmenin gücü işte mıknatıs gibi olmak, çekim yasası, tezahür yasası” gibi terimlere daha sık duyuor olacaksınız. Çünkü bunlar kuantum felsefesinin içerisinde insanların yaşam kalitesini arttırmak için sizlere verilen çok önemli ve etkili uygulamalar.

Kuantum fiziğini içeren uygulamaların kimler ve hangi ekoller tarafından yapıldığı da çok önemli. O yüzden mümkün olduğunca bu alanda uzman olarak hizmet veren insanlarla çalışmanızı öneririm. Aksi halde genel olarak hayal tacirlerinin sizlere hiçbir sona varmayacak, hiçbir yere varmayacağınız hayallerini satmalarına izin verebilir ve hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

Niyetinizin Olmasının Önündeki Engeller

Niyetlerinizin olmasının önündeki farkında olmadığınız engeller nedir, bunlar üzerine düşünmeniz önemlidir. Çünkü insanlar her şeyi istiyor. Tabii ki hepimiz isteyebiliriz. Bizler, bize her şeyin sınırsızca verildiği bir bereket evreni içindeyiz, dünyanın hiçbir yerinde kıtlık yoktur, sadece insanın olduğu yerde kıtlık vardır. Çünkü insan kendi doğasına ve doğanın dengesine uygun yaşamayan bir varlıktır.

İnsan kendi doğasından, kendi özünden, kendi yaratılışından uzaklaştıkça ego dediğimiz bilince doğru gider. Ego bilinci, sadece kendi ihtiyaçlarını gidermek için olan bir bilinçtir. O yüzden ego bilincinden eko bilinci dediğimiz ve içinde bulunduğumuz dönemin en önemli enerjilerinden bir tanesi olan aslında imece ruhuna, kabile ruhuna tekrar dönmemiz gerekiyor. Evet, dünyada ben bir bireyim ancak ben büyük bir ekolojik sistemin bir parçasıyım.

Ego, “ben” olgusudur. Ego dediğimiz şey, bizim yaşamımızı devam ettiren pozitif bir şeydir. Biz egoyu kötü olarak almıyoruz, sadece her şeyin dünyada olduğu gibi bir dengesi vardır. Eğer dengenin kantarın dengesi bozulduysa ve biz egonun esiri haline geldiysek ve gerçekten özümüzü unuttuysak işte orada tehlike vardır. Egonun terbiye edilmesi gerekir. Egonun yok edilmesi durumunda insanın psikolojik rahatsızlıkları başlar. Ego sizin için vardır ve sizin için faydalıdır. Sadece ona efendinin, yöneticinin, üstadın siz olduğunuzu hatırlatmanız gerekiyor. O da ekosisteme geçerek olacak.

Ego sistemi şöyle yaşar: Zihnine odaklıdır, her şeyin kendi istediği gibi olmasını ister, rekabetçidir, yarışçıdır, savaşçıdır. “Ben” ve “diğerleri” vardır, dolayısıyla da ayrılık bilincine sahiptir. Aynı zamanda sürekli olarak rekabet içinde olduğundan dolayı sahip olduğu şeylere tutunmaya çalışır. Bunlar genelde maddi şeylerdir ve bu maddi şeyleri kaybedeceği korkusuyla yaşar. Parası bitebilir, unvanını kaybedebilir. Dolayısıyla egosu yüksek insanlar bunlara sıkı sıkıya sarılır. O yüzden ‘egosu yüksek’ terimi vardır.

Ego odaklı insan, zihin odaklı insandır. Zihin odaklı insan, yaşamı her zaman beyniyle, zihniyle algılayabileceğini zanneder. Bu kişi egonun tuzağına düşmüş bir insandır. Ego daha çok zihin odaklı, analiz eden, sürekli olarak hesaplayan, sürekli olarak kıyaslayan insandır. Ama eko bilincindeki insana geçtiğimizde onun daha çok yapmaktan ziyade hisseden insan olduğunu görürüz. Artık beyninizden kalbinize geçtiğiniz için kalbiniz sadece duygularınızın, hislerinizin merkezi değildir.

Kalbimiz dünyanın en yüksek elektromanyetik frekansını yayan en büyük uydu alıcısı ve vericisidir. Dolayısıyla biz eğer kıtlık bilincinden, ego zihinden eko yaşama geçmek ve bereket bilincine sonuna kadar açılmak ve her niyeti kolaylıkla tezahür ettirmek istiyorsak, öncelikle zihinsel yapımızı fark etmeliyiz. Bunun için kendinize şunu sorabilirsiniz: Yaşamda kendinizle ilgili farkında olmadığınız, niyetlerinizin önünde geçen, sizi yavaşlatan, kısıtlayan, tezahür ettirmenizin önüne geçen düşünceleriniz, inançlarınız ve hisleriniz neler olabilir?

Limitleyici İnançlarınızı Fark Edin

Niyetlerinizin önünde duran limitleyici inançlarınızı fark etmeniz için 21 gün boyunca bir deftere yazı yazmanızı isteyeceğim. Çünkü yazının mühürleme özelliği vardır. Yazı, derin temizleme özelliğine sahiptir. Vücudumuz bizi her an hayatta tutmaya çalışır. Beynimiz de vücudumuzun yöneticisi olarak yaşadığı olumsuz duygular, negatif duygular, travmalar, duygusal acılar gibi negatif durumlardan bizi korumak için sürekli olarak bu negatif duyguları arkaya doğru atar. Bilinçaltımız çocukluğumuzda yaşadığımız travmaları ve acılarımızı unutturur. Çünkü hayata devam etmek zorundayız. Bu olumlu bir şeydir. Ancak farkında olmadan bilinçaltımız, yani çöp torbamız ifade edemediğimiz tüm duygularla dolar. Ancak kainattaki her şey temiz enerjiyle beslenmek ister. Bilinçaltına farkında olmadan attığınız şeyler, çöplerin neden olduğu bir sis bulutu oluşturur. Özellikle geçmişten gelen fark etmediğin yaralarınız da varsa çevrenizdeki her şey size bunları hatırlatmaya başlar.

Farkında olmadığınız gizli tetikleyiciler, size sürekli olarak hatırlamak istemediğiniz şeyleri hatırlatabilir. Girdiğiniz bir ortamda belki sizin için rahatsız edici bir şey yok ama karşında sizi dinleyen, ayak ayak üstüne atmış adamın elini kaşına götürmesi belki de farkında olmadan sizi çok üzmüş ilkokul öğretmenini hatırlatacak ve siz orada hemen savunmaya geçeceksiniz. Belki de çok iyi bir iş görüşmesi yapacakken hemen kendini kapatacaksınız. Çünkü geçmişten getirdiğin o temizlemediğin ve bilinçaltında kalan hikaye bir davranışla tetiklenmiş olabilir Bilinçaltınızda “hazır ol”da bekleyen ve sizi nerede aşağıya çekeceğini bilmediğiniz hatırlatıcılar olabilir. Bunları temizlemeniz gerekiyor ki niyetlediğiniz yaşamı dolu dolu yaşayın.

Farkında olmadan sahip olduğunuz limitleyici inançlarınıza bakmanız lazım. O yüzden de kendinize şu soruyu sorun: Niyetlerimin önünde duran ve farkında olmadığım limitleyici inançlarım neler olabilir? Bu sorunun cevabını yazmanızı istiyorum. Bu soruyu tüm samimiyetinizle, açık yürekliliğinizle ve dürüstlüğünüzle yazmanızı istiyorum. Tamamen dürüst ve açık yürekli bir şekilde 21 gün boyunca bunu deftere yazmanızı istiyorum. Bunu yaptığımız zaman bilinçaltımızı, duygusal arınma tekniği ile temizliyoruz ve ihtiyacımız olan netliğe, berraklığa ve saflığa kavuşuyoruz. Böylece niyetlerimizin tezahür ettirebileceğimiz o yüksek titreşim alanına giriyoruz. Çünkü utanç, korku, üzüntü, kaygı, gurur, kıskançlık ve kibir gibi düşünceler, bizim titreşim seviyemizi düşüren düşüncelerdir. Bunlar genel olarak “Titreşimini Yükselt Hayatın Değişsin” kitabımda da anlattığım gibi bir bilinç haritasının içinde yer alan duygulardır.

Bilinç haritası 20 megahertz’den başlar ve 1000 megahertz’e kadar çıkar. Burada olumlu duygular ve olumsuz duygular vardır. Burada 200 hertz civarında bir eşik vardır. 200 hertz’in altı olumsuz ve düşük titreşim duygularıdır. Farkında olmadan çocukluğunuzdan bugüne kadar taşıdığınız bu düşük titreşimli duygular sebebiyle aslında yaşadığınız, layık olduğunu bildiğiniz yaşamı yaşamıyor olabilirsiniz. O yüzden evde derin bir bahar temizliği yapar gibi bilinçaltımızı temizleyebiliriz. Her yeri güzelce temizleyelim ki hayatımızda olmasını istediğimiz alanların hepsine yüksek tezahür enerjisini getirebilelim. İşte bunu ancak böyle, bilinçaltı temizliği yaparak sağlayabiliriz.

İnsanlara genelde kolay ritüeller öğretiyorlar ancak hayal satmaktan başka bir şey değil. Biz kendi yaşamımızın sorumluluklarını bilinçli olarak alarak ve kendi yaşamlarımızı üstatları olmayı istiyoruz. Dolayısıyla, bunu yapmamızın önündeki en büyük engel, kendi yaşamımızla ilgili geçmişten getirdiğimiz ve farkında olmadığımız kısıtlayıcı inançlarımız olabilir. Bu kısıtlayıcı inançları fark etmek için de bu 21 günlük yazılı ödevimi yapmam gerekiyor.

Bunu yaptığınız zaman birkaç gün sıkılabilirsiniz. Belki de yapmak istemeyebilirsiniz. Ama disiplinli, sadık ve adanmış bir şekilde yaptığınız zaman 21 gün boyunca farkında olmadan bilinçaltındaki çok fazla olumsuz şeyi temizlemiş olacaksınız. Bunun sonunda 21 gün önce sizi çok üzen veya öfkelendiren bir şey bile artık eskisi gibi sinirlendirmediğini fark edebilirsiniz. Çünkü farkında olmadan geçmişteki bütün duyguları şu anda da aynı yoğunlukta yaşıyor ve aynı gücü veriyorsunuz. Bütün bu duygulara, travmalara, sahnelere o gücü vermeyi bırakmak için işte bu derin temizliği yapmanız gerekiyor.

Niyetinizin olmasının önündeki engellerden kurtulmak ve zenginlik bilincini aktive etmek istiyorsanız, “Zengin Yaşama Sanatı” webinerime davet ediyorum. Detaylı bilgi ve kayıt için web sitemizi ziyaret edin: kuantumtezahurustaligi.com.

Bu yolculukta sizinle birlikte olmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

 

 

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.