Korona virüsten korunma yolları | Neler yapmalıyız neler kullanmalıyız?
Herkese merhaba! Son 3-4 ayın en sıkıcı konularından biri: salgın hastalıklar ve korona virüsü. Korona virüsü ile ilgili çok fazla bilgi var. Konuyla ilgili bana çok fazla soru sorduğunuz için, uzmanlığım dışında olsa da korona virüsüne karşı kendimizi nasıl koruyabileceğimiz ile ilgili çok ciddi bir araştırma yaptım. Ve işte karşınızdayım!
Korona Virüsü Nedir?
Çin’in Wuhan şehrinden yayılmıştır. Hayvan odaklı, bildiğiniz soğuk algınlığı benzeri semptomları olan ve aslında uzun yıllardır farklı versiyonları ile insanları etkilemiş bir virüstür. Tüm dünyayı sardı, herkeste bir panik havası var. Dünyanın en çok ziyaret edilen noktalarından biri olan Kabe’nin bile kapatıldığını, pek çok ülkenin giriş-çıkış yasağı yaptığını, bazı bölgelerin karantinaya alındığına kadar giden şeyler görüyoruz. Bu bir felaket senaryosu mu bilemeyiz ama tedbirli olmak zorundayız. Ben de Türkiye’deki sitelerden, T.C Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü ve güvendiğim bütün sağlık sitelerinden ve doktor makalelerinden araştırdıklarımla bir sentez yaptım ve sizler için “Korona virüsünden nasıl korunabiliriz?”, daha doğrusu “Bağışıklığımızı nasıl koruyabiliriz?” konusuyla ilgili bir konu ile karşınızdayım.
Elleri Yıkayın!
Bütün uzmanların söylediği şey şu; korona virüsü, vücut salgıları yoluyla bulaşan bir hastalık olduğu için, buradaki bulaşıcılığı sıfıra indirmemiz gerekiyor. Bunun da en temel yolu; elleri yıkamak. Ellerimizi, mümkünse %40-60 oranında alkol içeren bir sabunla yıkamamızı ve minimum 20 saniye akan su altında yıkamamızı öneriyorlar. Tıpkı ameliyata giren bir doktor gibi, ellerimizi uzun uzun, mümkünse ılıktan sıcağa yakın bir suda yıkayın.
Antibakteriyel Ürünler İşe Yarıyor Mu?
Bu ürünlerle ilgili çok fazla soru aldım. Ancak, bu bir bakteri değil, bir virüs. İki farklı şeyden bahsediyoruz. Virüslerle, bakterilerle savaştığımız gibi savaşmıyoruz. Bu nedenle, çok fazla para verip antibakteriyel sabun ve jellerden almanıza gerek yok.
Ellerimizi Nasıl Yıkamalıyız?
Virüsü sabunla öldürebiliyoruz. Bununla ilgili olarak, BBC’de izlediğim bir doktorun bir videosu vardı. Size de bahsetmek istiyorum; akan suyun altında, mutlaka %60 oranında alkol içeren bir sabun ile yıkıyoruz. Yoksa, bildiğimiz eski metot kaynatılarak yapılan kalıp sabunlar bile çok iyi mikrop öldürücü özellikte. Mümkünse, sıcağa yakın bir su ile yıkayın; çünkü, virüsler sıcağı sevmiyorlar. Dolayısıyla, ellerimizi, avuç içlerimizi, parmak aralarını, ellerimizin üzerini minimum 20 saniye yıkıyoruz ve kurulamak için de tek kullanımlık kağıt havlular kullanıyoruz.
Kış ayları gelince, bizim pek çok salgın hastalığa yakalanma riskimiz yükseliyor. Salgın hastalıkların çoğu da, virüs dediğimiz flu ve de şu sıralar duyduğumuz korona virüsü gibi; aslında, üst solunum yolları ve soğuk algınlığı benzeri enfeksiyonlardan oluyor. Bu nedenle, en kolay şey elleri sürekli temiz tutmak ve sık sık yıkamak.
Ellerinizi Yüzünüze Sürmeyin
Dışarıda, toplu taşımada, kalabalık alanlarda, kamusal alanlarda eldiven kullanmanızı öneririm. Eldiven kullanamıyorsanız, belli yerlerde belli şeyleri tuttuktan sonra hemen ellerinizi yıkamalısınız. Elleri yıkamazsanız virüs bulaşır. Ellerinizi asla yüzünüze sürmeyin.
40 Yaş Üzeri Daha Fazla Etkileniyor
40 yaş altının bağışıklığı daha kuvvetli olduğu için, korona virüsüne bağlı ölüm oranları neredeyse yok denecek kadar az. 40 yaş üstü, çok fazla sigara içiyorsanız ve erkekseniz, hastalık sizi daha çok vurabilir. 40 yaş üzerindeyseniz, bunlara biraz daha fazla dikkat edin ve elinizi asla yüzünüze götürmeyin.
Kolonya Kullanın
Alkol, bu virüsü öldürüyor. Peki, yüzde yüz durdurur mu? Sağlık ekipleri bu konuda net bir rakam veremiyorlar ama bence, alkolün bu virüsle savaşma oranı yüksek.
Spreyli kolonyaları evinize, iş yerinize, çantanızda her yere götürebilirsiniz. Ben, ellerimi yıkadıktan sonra ellerime iyice sıkıyorum ve ameliyata giren doktor gibi ellerimi ovalıyoruz.
Virüsten korunmak için insanlarla aramıza 1 metre kadar ara koymamız gerekiyor ama Türkiye’de bu mümkün değil. Zaten, olabilecek bir şey de değil. Çünkü, korona virüsüne yakalanmış bir kişinin kuluçka süresi 3 hafta diyorlar. Kişi, normal bir hapşırma da sanabilir.
Hapşırırken, asla çıplak tene dokunmadan hapşırmayı, mümkünse kağıt peçeteye hapşırmayı ve o peçeteyi hemen atmayı, ellerinizi hemen yıkamayı ve arkasından kolonya kullanmayı öneriyorum.
Bağışıklık Destekleyici Öz Yağlar
Biliyorsunuz, aynı zamanda bir aromaterapistim. Bu nedenle, sizlere öz yağların bağışıklık destekleyici etkilerinden bahsetmek istiyorum. Aşı gerektiren tropik ülkelerdeki sıtma benzeri pek çok ateşli, virütik ve bakteriyel salgınların olduğu yerlerde, gerçekten aromatik öz yağlar çok işe yarıyor.
Bunlardan en etkilisi; çay ağacı öz yağı. Çay ağacı öz yağı; Avustralya’da yetişen bitkinin yapraklarından elde ediliyor. Aborjinler, sıtmaya ve ateşli hastalıklara karşı bunu çok kullanıyorlar. Orada, biliyorsunuz garip sinek ve böcek sokmaları da var. Onların sokmalarından dolayı ateşli hastalıklara karşı çok kullanışlı bir yağ. Ben bunu genel olarak; seyahatlere gittiğimde virüs öldürücü şeyleri çok sevmediğim için, 100 ml’lik şişenin içerisine saf su koyup 90-120 damla çay ağacı yağı koyup birleştiriyorum. Karışımı bir mendile koyarak; klozet kapaklarını, kapı kollarını, evinizdeki her yeri dezenfekte edebilirsiniz. Çay ağacı yağı, alkol ile çok yakın bir koruyuculuğa sahip. “Nereden bulurum?” derseniz, aktarlarda var ama en çok önerebileceğim Homemade Aromaterapi var.
Mikrop Terminatörü El Dezenfektanı
Alkol almak isterseniz, eczaneler 50 ml kadar verebiliyor. Ben, alkol aldım ve daha kuvvetli bir el dezenfektanı yapmaya karar verdim.
- 50 ml alkol
- 450 ml saf su
- 90 damla çay ağacı yağı
Bu karışım, çocuklara biraz fazla sert gelebilir. Ancak; insan sirkülasyonunun çok fazla olduğu yerlerdeyseniz bunları kullanabilirsiniz.
Üst solunum yollarının hijyeni benim için çok önemli. Bağışıklığı korumaktan bahsedebiliriz; çünkü, virüsün girişinin en önemli yerlerinden biri burun ve ağzımız. Dolayısıyla, burun içi hijyeni çok önemli. Sodyum klorür dediğimiz şey; virüse karşı koruyucu bir bariyer oluşturabilmek ve burun içi hijyeni sağlamak için önemlidir. Neden?
Burnun içerisinde küçük, ince kıllar var. Virüs buraya girdiğinde bazılarından geçebiliyor. Bu nedenle, ilk basamak olarak burunda engel olabilir. Nasıl engel olabiliriz? Eczanelerde, hazır olarak satılan “Sinus Rinse” diye bir ürün var. Kit halinde veriliyor. Şişenin içine su koyup, suyu burnunuzun içine doğru fışkırtıyorsunuz.
Kitin içerisinde tek kullanımlık saşeleri var. Yalnızca korona virüsünden korunmak için değil; bence, kış başlarken her türlü alerjik durumlarda ve her türlü virüsten korunmak için bunu yapabilirsiniz. “Ben bundan bulamam” derseniz de; ½ çay kaşığı ofra tuzu, deniz tuzu, kaya tuzu ya da himalaya tuzunu, 200 ml’lik bir şişede 1.5 bardak kaynamış, ılımış su ile birlikte birleştirin, karıştırın ve burun temizliğinizi yapın.
Propolis Çok Değerli
Biliyorsunuz, uzun zamandır korucuyu süper gıdalardan bahsediyorum. İşte, şimdi bence onun öne çıkması gereken zamanlardan biri geldi. Propolisten bahsediyorum. Propolis, benim çok uzun zamandan beri anlattığım bir arı ürünü.
Arılar kovanlarından çıkıyorlar, bütün gün dışarıda çiçek polenlerini topluyorlar ve geri geliyorlar. Arılar, tüm gün 120 km kadar dolaşıp gezdikleri çiçeklerden kendi kovanlarına mikrop taşımasınlar diye, kovanın girişinde özel bir salgı üretiyorlar. Bu salgı, gayet sert bir şey. Bu salgı, arı kovanının paspası gibi.
Arı ürünlerinin etkenliği çok uzun zamandır araştırılıyor. Bilim adamları, araştırdıkça propolisin nelere kadir olduğunu gördükçe şaşkınlık içine düşüyorlar. Çünkü, o kadar kuvvetli bir mikrop öldürücü özelliklere sahip ki; pek çok mikrop kaynaklı hastalıkta ciddi bir mikrop öldürücü ve bağışıklık kuvvetlendirici etkiye sahip. Bu nedenle, böyle önemli bir konuda propolisten bahsetmemek olmazdı. Propolis ürünlerini eczanelerde bulabilirsiniz.
Bunlardan bir tanesi de Balparmak’ın Propolis ürünü. Tek kullanımlık saşeleri var. Hem yetişkinler hem çocuklar için uygun. İsterseniz, kırıp el dezenfektanının içine de koyabilirsiniz. Başka bir marka olarak, Beeo’nun propolisli boğaz spreyi var. İçerisinde nane öz yağı da var. Boğaz yollarına 2 fıs sıkıyorsunuz ve boğazdan aşağıya mikropların gitmesini engelliyor gibi hissediyorsunuz. Ben, kızıma da bunu kullanıyorum. Erbavita’nın da iki farklı ürünü var. Bir tanesi boğaz, bir tanesi burun spreyi. Burnunuza sabahları sıkıyorsunuz ve gerçekten propolis çok etkili.
Cistus Anti-virus pastil de benim yıllardır bağışıklığımı korumak için kullandığım bir ürün. Cistus bitkisi gerçekten çok etkili. Hasta olacağım zaman bu ürünü kullanıyorum. Sonuç olarak kapımızda bir salgın var. Çok fazla paniğe ya da korkuya kapılmak gerektiğini düşünmüyorum. Çok iyi araştırmanızı, derin bilgiler sahip olmanızı öneririm. Hepinize sağlık dolu harika günler diliyorum!