Astım hastalığı olanlar nasıl beslenmeli?
Dünyada ve ülkemizde astım hastalığının görülme sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Dünyada astım hastalığının görülme sıklığı %1-18 arasında olduğu ve yaklaşık 300 milyon kişinin astımdan etkilendiği; Türkiye’de ise bu rakamın 4 milyona ulaşmak üzere olduğu, her 12-13 yetişkin bireyden ve 7-8 çocuktan birinin astım hastası olduğu saptanmıştır.
Yapılan çalışmalar; astım hastası olan bireylerin bazı besinleri (antioksidan özelliğe sahip besinler gibi) düşük düzeyde almaya eğilimli olduklarını ve Batı tarzı beslenmenin astım oranlarının yükselmesine yol açtığını göstermiştir. Astım hastalığının görülme sıklığının artması sebepleri arasında; karbonhidrat ve rafine gıda içeriği yüksek olan beslenme stili, omega-3 ve probiyotikten fakir diyetler, anne sütü az veya hiç almama, antibiyotik kullanımı ve alerjik hastalıklara yatkınlık yer almaktadır.
Beslenme planlarına; soğan, sarımsak, baharat, ve antioksidanların (vitamin C, E, flavonoid ve beta-karotenden zengin gıdalar) eklenmesi semptomların hafiflemesine yardımcı olur. Ayrıca yapılan araştırmalar astım ve obezite ilişkisinin önemli olduğunu, kilosu fazla olan bireylerde rastlanan astımın ve normal kilolu bireylerde rastlanan astımın seyrinin farklı olduğunu göstermiştir.
Astım Nedir?
Hava yollarının daralması ile nefes almayı güçleştiren ve ataklar halinde yaşam boyu devam eden; dış ortamda alerjiyi tetikleyen maddeler arasında yer alan sigaradan, duygusal etkenlerden, havadan etkilenen bir akciğer hastalığıdır.
Astım Belirti ve Bulguları
• Genellikle kuru öksürük,
• Nefes darlığı,
• Göğüste baskı riski,
• Hırıltı solunum gibi belirtileri mevcuttur.
Sıralanan bu belirtiler tek ve bir arada bulunabilirler. Spesifik astım belirtileri olmayıp, başka hastalıklarında belirtileri olabilirler; ancak bu belirtiler; tekrarlayıcı olup nöbetler halinde geliyorsa, genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkıyorsa, kendiliğinden veya ilaç desteği ile normale dönüyorsa ve mevsimsel değişiklikler gösteriyorsa astım açısından önem taşımaktadır.
Astım Hastalarının Beslenmesinde Besin Ögelerinin Önemi
Magnezyum Magnezyumun düz kaslarda gevşeme etkisi ve iltihabi reaksiyonu önleyen özellikleri nedeniyle astımın acil tedavisinde önemli bir role sahiptir. Yapılan çalışmalar diyette düşük oranda magnezyum alımının hem çocuklarda hem de yetişkin bireylerde astım gelişme riskini artırabileceğini söylemektedir; magnezyum açısından zengin gıdalar tüketilmesi ve magnezyum destekleri alınması; astım semptomlarını azaltmaktadır. Magnezyum açısından zengin besinler; kepek, baharatlar, ay ve kabak çekirdeği, kakao, keten tohumu, susam ve tahin, badem ve kaju, koyu yeşil yapraklı sebzelerdir. N-Asetilsistein N-Asetilsistein günlük hayatımızdaki sağlıklı beslenme önerilerinde adına pek rastlamadığımız, vücut tarafından üretilen bir aminoasittir.
KOAH hastalığının beslenme tedavisi üzerinde olumlu etkilerinin bilindiği N-asetilsisteine ilişkin yapılan bir araştırmada mukus çözülmesine yardımcı olduğu ve astımda ortaya çıkan semptomları düzelttiği saptanmıştır. N-Asetilsisteinden zengin besinler; et, yumurta gibi protein içeriği yüksek olan hayvansal gıdalar, sarımsak, soğan, brokoli ve kırmızı biberdir. Omega-3 Vücudumuz tarafından üretilmeyen; ancak dışarıdan alınması zorunlu olan Omega-3 yağ asitleri desteğinin yetişkin bireylerde iltihap riskini azalttığı ve akciğer işlevlerini geliştirip düzeltir. Ayrıca yapılan çalışmaların bir kısmı balık yağı desteklerinin çocuk ve yetişkin astım hastalarında semptomları iyileştirebileceğini göstermektedir. Omega-3 açısından zengin besinler; keten tohumu, keten tohumu yağı, balık yağı, özellikle bazı balıklar (sardalye, ton, somon), ceviz, semiz otu, ıspanak ve brüksel lahanası gibi besinlerdir.
Potasyum
Yapılan araştırmalara göre, yeterli miktarda potasyum içeren diyet ile potasyum içeriği bakımından düşük diyetler karşılaştırıldığında, potasyum içeriği düşük olan diyetlerin akciğer işlevlerinde azalmaya neden olduğu saptanmıştır. Diyette; balık, meyve ve sebzeler yoluyla potasyum alımının arttırılması astımı önlemesinde ve tedavisinde önemli bir etkiye sahiptir. Ayrıca, diyette aşırı tuz veya kafein tüketildiğinde olduğu gibi, astımın tedavisinde de kullanılan bir ilaç olan Teofilin; potasyumu azaltabilir; bundan dolayı potasyum desteğinin astımlı hastalarda olumlu etkileri olabileceği bilinmektedir. Potasyum içeriği yüksek olan besinler; muz, fasulye, ıspanak, kuru kayısı, yoğurt, somon balığı ve avokadodur.
Selenyum
Yapılan birçok çalışma astım hastası olan bireylerin kan bulgularında düşük düzeyde selenyum olma eğilimi olduğunu göstermektedir. Selenyumdan zengin gıdaların yenmesinin veya selenyum desteklerinin alınmasının astıma karşı koruyucu bir etkiye sahiptir. Bir çalışmada, 14 hafta boyunca selenyum desteklerini alan hastaların plasebo alan hasta grubu ile karşılaştırıldığında semptomlarda anlamlı düzeyde iyileşme gösterdikleri saptanmıştır. Daha fazla sayılı örneklemle ve daha uzun süreli yapılacak birçok çalışmayla selenyum desteklerinin 14 haftadan daha uzun süreli alımının astımlı hastalar için etkili ve güvenli olup olmayacağının araştırılması önerilmektedir. Selenyumdan zengin besinler; kümes hayvanları ve bazı et türlerine ek olarak Brezilya fıstığı, yumurta, karaciğer, ton balığı, morina ve ayçiçeği tohumlarıdır.
Vitamin C
Astım gibi alerjik hastalıkların tedavisinde özellikle diyette C vitamini içeren taze meyvelerin yararlı olabildiğini gösteren çalışmalar mevcuttur. Vitamin C içeren belli başlı besinler; portakal, greyfurt, mandalina, limon, kivi, maydanoz, yeşil biber ve rezenedir.
Koenzim Q-10
Koenzim Q-10 vücudumuzda doğal olarak bulunan ve temel görevi gıdaların enerjiye dönüştürülmesi olan bir moleküldür. Astım hastası olan bireylerin çoğunda bu antioksidan düzeyi kanda düşük olarak bulunabilir. Koenzim Q-10 içeren belli başlı besinler; kırmızı et, yağlar, kuruyemiş ve tohumlar, sebze ve meyveler, balıklardır.
Lactobacillus Acidophilus
Lactobacillus Acidophilus; barsaktaki yararlı bakterileri arttırarak, zararlı bakterilerin sayısını azaltarak etki gösteren probiyotiklerin başında yer almaktadır. Bağırsaklarda doğal olarak bulunan probiyotiklerin astım gibi alerjik reaksiyonların gelişmesi riskini azaltır. Yapılan bazı çalışmalarda; astımlı veya diğer allerji ile ilişkili hastalıkları olan annelerin hamilelik ve emziklilik dönemlerinde iken probiyotik almaları durumunda bebeklerinde astım gelişme olasılığının daha az olabileceği saptanmıştır.
Likopen ve Beta-Karoten
Yapılan çalışmalara göre; likopen veya beta-karoten oksidanlarından biri günlük olarak alındığında egzersizin tetiklediği astım semptomlarının önlenmesi konusunda yararlı olabileceği saptanmıştır. Likopen içeren besinler; domates, guava, karpuz, greyfurt, maydanoz ve fesleğen, hurma, asparagus, tavuk ciğeri, pul biber ve kırmızı lahanadır. Beta karoten içeriği yüksek olan besinler ise; ıspanak, marul, lahana, brokoli, kavun, şeftali, havuç, kayısı, kırmızı ve yeşil biberdir.
Vitamin B6
Vitamin B6 düzeyleri astımlı kişilerde genellikle düşüktür. Uzun süre teofilin tedavisi alan astımlı hastaların kandaki B6 değerleri düşebileceği için hastanın B6 desteği almasının yararlı olabilir. Vitamin B6 içeren besinler arasında; muz, balık, yumurta, tavuk, süt, avakado, patates, yulaf, bezelye, havuç, hububatlar ve kuruyemiş yer almaktadır.
Gıda Neden Astım Belirtileri veya Astım Atak Riskinizi Artırabilir?
Bir gıda alerjeni ile temasa girdiğinizde, bağışıklık sistemi aşırı tepki verir ve histamin adı verilen bir kimyasal salınır. Histamin salınması, alerjik reaksiyon belirtilerine neden olur. Bunlar, kırmızı, kaşıntılı, sulu gözler ve burun, hapşırıklık, cırtlak veya boğaz ağrısı ve kaşıntılı cilt içerebilir. Bir gıda alerjisi olan herkes için, belirtiler hırıltılı soluma ve öksürmeyi de içerebilir. Astım hastalarında öksürük, göğüste sızma ve nefes darlığı gibi astım semptomlarını tetikleyebilir. Ve bu nerede kafa karıştırıcı olabilir, çünkü bir gıda alerjik reaksiyonu ve astım atağı arasındaki farkı söylemek zor olabilir. Astım belirtileri de dahil olmak üzere bir gıda alerjisinin belirtileri ve bulguları, alerjenle temasa girdikten birkaç dakika sonra gelir. Ancak 48 saat sonra semptomlara başlamayacağınız da mümkündür. Gıda alerjisi, astım semptomlarıyla bağlantılı olmayan gıda intoleransı ile karıştırılmamalıdır. Yiyeceklere tahammülsüzlük yaygındır ve mide ağrısı, şişkinlik gibi saatler ila yemek yedikten sonra semptomlara neden olur. Bir örnek, süt ürünlerinde bulunan şekerleri üretmek için ihtiyaç duyulan enzimden yoksun laktoz intöleransıdır; şişkinlik ve ishale neden olur. Eğer gerçek bir alerjiden ziyade bir gıda intoleransınız varsa, astım semptomlarını tetikleyeceğini öngören herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.
Gıda Alerjisi ve Astım
Çocukluk döneminde rastlanan gıda alerjileri, astım gelişimi açısından ciddi bir risk faktörüdür. Gıda alerjisi bulunanlarda yaklaşık 1/3’de astım görülmektedir. Astım hastası olan çocukların %4-8’ de gıda alerjisine de rastlanır. Üç yaşa kadar oluşan istenmeyen besin alerjileri astım geliştirme riskini %82 artırır. Yapılan bir çalışmada; yumurta alerjisi olan bir süt çocuğuna ilerde astım veya alerjik rinit gelişme riski 5 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Ayrıca farklı bir çalışmada ileriye yönelik hayatın ilk yılında inek sütü veya yumurta ya da her ikisine birlikte duyarlılık gösteren riskli çocuklarda 5 yaşında astım gelişme riskinin 10 kat yüksek olduğu bulunmuştur.