Kolajen sağlığımıza nasıl katkı sağlar?
Sağlıklı yaşam ile birlikte saçımızı yıkadığımız şampuandan yediğimiz yemeklerin içindeki bileşenlere kadar herşeyi merak ediyoruz ve takip ediyoruz. Peki reklamlarda ya da ürün tanıtımlarında ve hatta yemeklerle ilgili konuşulan ‘’kolajen’’ nedir? Hayatımızı nasıl etkileyebilir?
Kolajen nedir?
Kolajen; cildin yaşlanmasını durduran, kırışıklıkları gideren, saç ve tırnakları güçlendiren doğal bir amino asittir. Kolajen insan vücudunda cilt, saç, tırnak ve eklem kıkırdak dokusu proteinlerinin % 80′ ini oluşturan ve yüksek miktarda amino asit iceren bir protein maddesidir.
Ölü cilt hücrelerinin yerini almanın yanı sıra cildimize sağlamlık ve esneklik kazandıran şey de budur. En basit ifadeyle, eklemler ve tendonlar söz konusu olduğunda, vücudu bir arada tutmaya yardımcı olan “tutkal” olur.
Vücudumuz yaşlandıkça, kolajen üretimi doğal olarak azalır. Zayıf veya erimiş kıkırdak nedeniyle kırışıklıklar, cilt sarkması ve eklem ağrıları gibi yaşlanmanın belirtileri için kolajen büyük önem taşır. Şeker içeren bir beslenme, sigara kullanımı ve yüksek miktarda güneşe maruz kalma kollajen seviyelerini azaltır. Kolajen ile ilişkili hastalıkların en sık görülenleri genetik kusurlar, kolajen açısından yetersiz beslenme ve kolajenin üretimini (sentezi) etkileyen sindirim problemlerinin bir kombinasyonundan kaynaklandığı düşünülür.
Neyse ki, kemik suyu gibi özel besin kaynakları bu canlı proteini yerine koymamızı sağlayabilir. Şimdi bu özel aminoasidin ne işe yaradığına bakalım.
Kolajenin Vücuda Faydaları
1. Cilt ve saç sağlığını iyileştirir.
Yaş ilerledikçe, kollajen üretimi azalmaktadır – bunu okuduğunuzda bile gitti kolajenler! Fiziksel olarak bunu fark edeceksiniz de: Gevşek cilt, artan kırışıklıklar ve daha az elastikiyet. Kolajen seviyelerinin arttırılması cildinizin daha düzgün görünmesine, pürüzsüzlüğün artmasına ve cildinizin hücrelerinin yenilenmesini ve normal şekilde onarılmasını sağlar.
Kolajen ayrıca selüliti ve çatlakları azaltır. Kolajen azalması sonucu cildin elastikiyeti kaybedildiğinde, başka bir yan etki daha ortaya çıkar: daha görünür şekilde selülit. Cildiniz artık inceldiğinden selülit daha belirgin hale geliyor. Cildinizin elastikiyetini kolajen ile arttırmak, cildinizdeki bu küçük sevimsiz çukurların azaltılmasına yardımcı olur.
2. Eklem ağrıları ve dejenerasyonu engeller.
Hareket ettiğinizde hiç iskelet gibi sert bacaklar hissettiniz mi? Ekstra sert ve ağrı yapan türden… Evet, muhtemelen bacaklarınızda kolajen kaybı ilerlemeye başladı. Bunun nedeni, kollajen kaybettiğimizde tendonlarımızı ve bağlarımızı zor hareket ettirmeye başlarız; bu da sertlik, şişmiş eklemler ve daha fazlasına yol açar.
Kolajen, kemiklerimizin arasında, eklemlerin daha rahat hareket etmesini sağlar. Jel benzeri pürüzsüz yapısı kemiklerin birbirine sürtünmesini engeller. Yaşlanma ile ilişkili ağrıları azaltır ve hatta eklem bozulması riskini düşürür. Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, kolajenin osteoartirit ve diğer eklem ağrısı ve rahatsızlıklarının tedavisinde etkili bir yöntem olduğunun fark edilmesi sürpriz değil.
3. Sızdıran bağırsak sendromuna iyi gelir.
Sızdıran bağırsak sendromu yani zehirli toksinlerin sindirim sisteminizden sızabildiği bir durum varsa, kollajen çok yararlı olabilir. Proteinleri parçalamaya yardımcı olur ve bağırsağınızın astarını rahatlatır, hasarlı hücre duvarlarını iyileştirir ve şifalı amino asitleri sisteme katar.
Daha fazla kollajen tüketmenin en büyük faydası, bağ dokusu oluşturmaya ve dolayısıyla gastrointestinal sistemin koruyucu astarını “sızdırmazlığını ve iyileşmesini” desteklemeyi sağlar. Bugün, birçok hastalığın aslında sağlıksız bağırsaktan kaynaklanan iltihap veya iritasyona kadar gittiğini biliyoruz. Bağırsak mikrobiyomundaki değişiklikler ve bağırsak astarındaki geçirgenliği de içeren kötü bağırsak işlevi toksinlerin kan dolaşımına geçmesine izin verir.
4. Metabolizma, kas kütlesi ve enerjiyi arttırır.
Kolajendeki artış, vücudunuza kas kütlesi ekleyerek ve gerekli besin maddelerinin dönüşümüne yardımcı olarak metabolizmanızı geliştirmeye yardımcı olabilir. Glisinin en önemli rollerinden biri, glikozu kas hücrelerini besleyen enerjiye dönüştürerek kas dokusunun oluşumuna yardımcı olmasıdır. Kas kütlesini korumak yaş ilerledikçe çok önemlidir; çünkü duruşu, kemik sağlığını desteklemeye ve yağdan daha fazla kalori yakmaya yardımcı olur. Kolajen tüketirken, vücudunuzun kolajeni kullanışlı bir proteine dönüştürebilmesini sağlamak için C vitamininden destek alabilirsiniz.
Araştırmalar glisinin, hem sindirim sistemi hem de merkezi sinir sisteminin işlevlerinde önemli rol oynadığını gösteriyor ki bu sağlıklı, genç bir vücuda sahip olmak açısından önemlidir. Glisin vücudun antioksidan kullanımını iyileştirerek yaşlanmanın etkilerini yavaşlatmaya yardımcı olur. DNA ve RNA’dan sağlıklı hücrelerin oluşturulması sürecinde de kullanılır. Ayrıca, argininin vücudun kas dokusunu onarmak, yaraları iyileştirmek, doku israfını önlemek, metabolizmayı artırmak ve uygun büyüme ve gelişmeye yardımcı olmak için önemli olan diğer amino asitlerden protein elde etme yeteneğini arttırdığı da bulunmuştur.
5. Tırnaklar, saçlar ve dişleri güçlendirir.
Tırnaklarınız mı kırılıyor? Saçlar mı dökülüyor? O zaman kolajen seviyeleriniz gittikçe azalıyor demektir. Kollajen proteini tırnaklarınızın, saçlarınızın ve dişlerinizin yapı taşıdır. Beslenmeye kollajen eklenmesi, tırnaklarınızı güçlü ve saç köklerinizin kuvvetlenmesini sağlar. Dişler zaten önemli ölçüde desteklenir.
6. Karaciğer sağlığına destek olur.
Detoks yapmaya, kan akışınızı geliştirmeye ve kalbinizi genç tutmaya çalışıyorsanız, kollajen çok yararlıdır. Bunun nedeni glisindir. Glisin karaciğerinizin yabancı maddeleri, toksinleri veya alkolü emerek zararları en aza indirmesine yardımcı olur.
Karaciğerinizi temizlemenin en kolay yollarından biri hızlı bir kemik suyudur. Çoğu zaman, sızdıran bağırsakları hızla onarmak için üç günlük bir kemik suyu detoksu bile yeterli olur. Bu, vücudunuzun kimyasal maddelerden kurtulmasına yardımcı olur ve bağırsaklarınızı “sıfırlar”, böylece genel bağışıklık işlevini geliştirir.
7. Kardioyvasküler sağlığı destekler.
Amino asit prolin, kan dolaşımında atardamar duvarlarınızda yağ birikmesini en aza indirgemenize yardımcı olur. Eklem ve arterlerdeki doku onarımı için prolin gerekir, ve de kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olur. Eklemler içerisinde bulunan kolajenin bir parçası olarak, vücudumuzu titreşim ya da şok etkilerden korur ve büyüdükçe değerli kıkırdakları saklamamıza yardımcı olur. Arteryosklerozun (arterlerin sertleşmesinin) önlenmesi ile de bağlantılıdır çünkü atardamarlar tehlikeli plak oluşumundan uzak kalmamıza yardımcı olur.
Kolajen Türleri Nelerdir?
İnsan vücudunda en az 16 farklı kolajen çeşidi var. Bunlar 1, 2, 3, 5 ve 10. kolajen tiplerini içerir. Bununla birlikte, kolajenin büyük çoğunluğu tip 1, 2 ve 3’ten oluşur.
İşte farklı kollajen türleri, kollajen kaynakları ve bunların birincil faydaları hakkında genel bilgileri sizler için toparladım:
• Tip 1: Bu kolajen tipi, insan vücudunda en çok bulunan en baskın ve en güçlü olandır. Tendonlar, bağlar, organlar ve cilt de dahil olmak üzere vücudun önemli bölümünü oluşturan eozinofilik liflerden oluşur. Tip 1 kolajen ayrıca kemik oluşumuna yardımcı olur. Yara iyileşmesi için, cilde esnek ve elastik kalitesini veren önemli bir ajandır.
• Tip 2: Tip 2 kolajen öncelikli olarak bağ dokularında bulunan kıkırdak yapımına yardımcı olur. Eklemlerimizin sağlığı, yaşla ilişkili eklem ağrısının veya çeşitli artrit semptomlarının önlenmesinde faydalı olduğu için tip 2 kollajenden oluşan kıkırdağa dayanır.
• Tip 3: Tip 3 kolajen, retiküler liflerden ve organlarımızla cildi mizi oluşturan büyük bir komponentten yapılmıştır. Genellikle Tip 1 ile birlikte bulunur ve cilde esneklik ve sağlamlık kazandırır. Ayrıca kalpte kan damarları ve doku yapımında destek olur.
• Tip 4: Tip 4 kollajenin organları, kasları ve yağları çevreleyen dokuyu oluşturan endotel hücrelerinde bulunan bazal lamini oluşturmada önemli bir görevi vardır. Bazal lamina, çeşitli sinir ve kan damarı fonksiyonları için gereklidir. Sindirim organlarının ve solunum yüzeylerinin çoğunu belirler. Bazal lamina cilt / doku üst tabakası ile en derin tabaka arasındaki boşluklarda bulunur. Bunlar, üstündeki dokuya minder / dolgu sağlayan ince bir jel benzeri sıvı tabakasıdır.
• Tip 5: Bu tip kollajen, gebelik sırasında rahimde oluşan plasentada bulunan hücre yüzeyinin yanı sıra saç tellerinin ve dokuların da yapılmasında gereklidir.
• Tip 10: Tip 10 kolajen yeni kemik oluşumuna yardımcı olur ve eklem kıkırdağı oluşturur. Kemik kırığı iyileşmesi ve sinovyal eklemlerin onarımı için yararlı olduğu bulunmuştur.
Kolajenin Kaynakları Nelerdir?
• Sığır (dana veya sığır) kolajeni: Sığır kolajeni özellikle inek ya da sığırların ciltleri, kemikleri ve kaslarından elde edilir. Çoğunlukla Tip 1 ve 3 kollajenden oluşur ve bunlar insan vücudunda yaratılan ve en bol bulunan tiplerdir. Zengin bir glisin ve prolin kaynağıdır ve bu nedenle kreatin üretimi, kas yapımı ve vücudun kendi kolajenine katkıda bulunması için yararlıdır.
• Tavuk kolajeni: Tavuk kolajeninde en çok bulunan tür, kıkırdak oluşturmak için en faydalı olan tip 2 dir. Özellikle de bu kaynaktan kondroitin sülfat ve glukozamin sülfat sağladığı için, her ikisinin de anti-aging etkileri olan ortak sağlık için faydalı olmaktadır. Kolajen içeren çoğu takviye genellikle tavuk kolajeni olarak kullanır.
• Balık kolajeni: Balıktan türetilen kolajen, kolay absorbe edilir ve çoğunlukla glisin, prolin ve hidroksiprolin amino asitleriyle birlikte tip 1 kolajen sağlar. Hidroksiprolin, kollajen üçlü helezonunun önemli bir bileşenidir ve seviyesi azaldığında, yaşlanma belirtileri ile ilişkilendirilmiştir.
• Yumurta kolajeni: Yumurta kabuğunda ve beyazında bulunan yumurta kollajeni çoğunlukla tip 1 kollajen içerir. Ayrıca tip 3, 4 ve 10’a sahipken, insan vücudunda olduğu gibi en çok tip 1 sağlar. Glukozamin sülfat, kondroitin sülfat, hiyalüronik asit; bağ dokusu oluşturmak, yara iyileşmesi, kas kitlesi oluşturmak ve sertliği azaltmak için çeşitli amino asitler sağlar.