2019’un en iyi 10 korku filmi

2000’lerden itibaren pek çok korku filmi, seyircileri yerlerinden zıplatarak korkutma fikri üzerine kurularak çekilmeye başlandı. 2010’lardan sonra ise bu türe yeni bir soluk geldiğini ve korku filmlerinin sadece klişelerden ve anlık olarak korkutan sahnelerden oluşmadığını gördük. Geçtiğimiz birkaç yılda Robert Eggers, Ari Aster, Mike Flanagan ve Jordan Peele korku türünden beklenmeyecek derecede zekice işlere imza atarak ortaya harika korku filmleri çıkardılar.

2019 yılında yayınlanmış iyi korku filmlerine bakıldığında sayının fazla olmadığını ve diğer türlere göre en iyi 10 filmi listelemenin zor olduğu söylenebilir. Ancak buna rağmen piyasaya korku filmi adına iyi işlerin ortaya çıktığı görülüyor. Henüz 2020’de gelecek olan korku filmlerinin 2019’da yayınlananlardan iyi olup olmayacağını bilmiyor olsak da şimdilik 2019’un en iyilerine göz atmak isteyebilirsiniz.

1- The Hole In The Ground (IMDb puanı: 5.7)

Filmde bir anne, kocasını terk ettikten sonra İrlanda’nın kırsallarında etraftan izole bir şekilde bulunan bir evde oğlu Chris ile yeni bir hayata başlamaya karar verir. Bir gece Chris ormanda kaybolur ve geri döndüğü zaman garip davranmaya başlar. Bir süre sonra annesi, Chris’teki bu değişikliğe ormandaki bir kuyunun neden olduğunu düşünmeye başlar.

Bu korku filminde bir yandan güzel bir sinematografi ile korkunç anlara tanık olurken bir yandan da filmin müziklerinin güzelliği ve oyunculuklarla iyi bir film izliyor olmanın keyfini çıkaracaksınız. Ancak bazen filmdeki tempo sorunu ve gelişmeyen hikaye, filmin çok iyi olmasının önüne geçiyor. Yine de 2019’da yayınlanmış pek çok korku filminden daha iyi olan bu filme eğer türün hayranıysanız şans vermelisiniz.

2- Scary Stories To Tell In The Dark (IMDb puanı: 6.2)

Scary Stories To Tell In The Dark, 2019’un ne en korkunç filmi ne de en ilgi çekeni oldu. Ancak yine de bu filme listede yer vermemek olmazdı. Öncelikle filmin dayanak noktasını Alvin Schwartz tarafından yazılan korku kitapları serisi oluşturuyor. Bu nedenle de hedef kitlenin yetişkinler olmadığını söyleyebiliriz. Yaşı küçük izleyicileri hedefleyen bu film, son zamanlarda çıkan diğer korku filmlerine bir alternatif oluşturuyor.

1968 yılında bir Cadılar Bayramı’nda geçen film, küçük bir kasabada bir grup gencin korku hikayeleri içeren bir kitaba rast gelmesini ve perili bir evi keşfetmesini konu alıyor. Bu kitapta tahmin edebileceğiniz gibi yolunda olmayan bir şeyler vardır ve karakterler kendi korku hikayelerinin başkahramanı konumuna gelirler.

Film, her biri başkahramana odaklanmış olan kısa hikayelerden ve kahramanların yüzleşmesi gereken yaratıklara odaklanıyor. Bazı karakterlerin hikayelerinden diğerlerinden daha iyi olsa da filmde seyirciyi geren yeterince sahne bulunuyor ve film, genç yaştaki seyircileri hedeflemesine rağmen ortaya iyi bir iş çıkarıyor.

3- Crawl (IMDb puanı: 6.2)

Alexandra Aja’nın yönettiği filmde, genç bir öğrenci ve profesyonel bir yüzücü olan Haley Keller, bir fırtına esnasında Florida’da timsahlar tarafından istila edilmiş bir bodrumda hapis kalır.

Crawl ilk duyurulduğu zaman herkes Jaws gibi bir felaket filmi olacağını öngörüyordu. Ancak saldırgan piranalar ya da timsahlarla olan diğer filmlerin aksine Crawl, çok iyi bir film olarak karşımıza çıkıyor. Hatta Quentin Tarantino da bu film için 2019’da en sevdiği filmlerden olduğunu söyledi.

Crawl, Florida kasırgası sırasında timsahlar tarafından saldırıya uğrayan insanları konu almasına rağmen oldukça başarılı bir film. Kamera çekimleri ve seyirciyi yerinden zıplatan sahnelerin abartılmaması ile 87 dakika boyunca keyifli bir seyir sunuyor.

4- In Fabric (IMDb puanı: 6.3)

Peter Strickland’ı yönetmen koltuğunda gördüğümüz In Fabric’te, lanetli bir elbise ve bu elbiseye sahip olan iki şanssız kişinin yaşadığı olayları izliyoruz. Her ne kadar bu film herkese hitap etmese de yönetmenin diğer filmlerini izleyip beğendiyseniz bunda da mutlaka hoşunuza giden şeyler bulabilirsiniz.

Filmi, ikinci yarısında kendini tekrar etmeye başlaması, IMDb puanının düşmesine neden oldu. Filmin ilk saatinde enteresan karakterlerle seyirciyi içine çeken atmosferine tanık oluyoruz. Yönetmen filmi iki ayrı hikayeye bölmüş ve bunu yaparken ikinci kısımda neredeyse ilk kısımda yer alan karakterlerin hiçbirine yer vermemiş.

5- Doctor Sleep (IMDb puanı: 7.5)

Stanley Kubrick’in The Shining filmi ile aynı ortamı paylaşıp Stephen King’in hikayesine sadık kalmaya çalışmak zor bir iş olsa da Mike Flanagan bu zor işin altından kalkmayı başarmış gibi görünüyor.

Stephen King’in 2013 yılında yayınlanan aynı isimli romanından uyarlanan Doctor Sleep, The Shining’de bir çocukken şimdilerde yetişkin olan Danny Torrance karakterini ele alıyor. Tıpkı babası gibi Danny de sorunlu bir yetişkinlik yaşamakta ve alkol sorunuyla boğuşmaktadır. Hayatında yeni bir başlangıç yapmak amacıyla yeni bir şehre taşınıp yeni bir iş bulan Dan, Doctor Sleep ismiyle yaşlı ve ölmekte olan insanlara yardım etmektedir. Ancak Dan, Aubra ile karşılaştığında yine korku dolu çocukluk günleri ile yüzleşmek zorunda kalır.

Mike Flanagan başarılı bir korku filmi yönetmeni olsa da korku ögeleri yaratmaktansa kakter yaratmakta daha başarılı olan bir yönetmen. Oculus ya da The Haunting of Hill House’a baktığımızda seyirciyi korkutan pek çok sahnenin olduğunu görüyoruz. Ancak bunun nedeni bu yapımlarda yer alan gerçekçi karakterlerden kaynaklanıyordu. Doctor Sleep filminde karakterler çok iyi oluşturulmuş ve bu nedenle filmin ilk yarısında travmatik bir adamın neden bu hale geldiğini izliyoruz.

Filmin finale yaklaşan kısmında ise birazcık yavanlaştığını söylemek yanlış olmaz. Her ne kadar The Shining’in yarattığı atmosferi tekrar yaşamak güzel olsa da film, finali ile The Shining’in yanında sönük kalıyor.

6- Haunt (IMDb puanı: 6.3)

A Quiet Place filminin senaristlerinin yönettiği film, bir Cadılar Bayramı Gecesi’nde, bir korku evinde kapalı kalan bir grup arkadaşların hikayesini izliyoruz. Zararsız bir macera olarak başlayan film, son derece ciddi bir havaya bürünüyor ve dört arkadaş kendilerini korkunç bir durumun içerisinde buluyorlar.

Son derece iyi bir şekilde yönetilmiş olan filmde gerginliği her an hissedebiliyorsunuz. Filmin müzikleri ve bilinmeyen oyunculardan oluşmasına rağmen iyi performanslar sergileyen oyuncu kadrosu ile Haunt, 2019’un sürpriz korku filmlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

7- Ready or Not (IMDb puanı: 6.9)

Listede yer alan en güncel film olan Ready or Not, korku-komedi olarak karşımıza çıkıyor. Bu türden beklenin aksine filmin, 2019’da çıkmış en güzel filmlerden bir tanesi olduğunu görüyoruz.

Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett tarafından yönetilmiş olan film, Alex ve Grace Le Domas’ın düğün gecesini konu alıyor. Son derece zengin olan Le Domas ailesinin, aileye yeni bir üye katılacağı zaman oyunlar oynadıkları bir gelenekleri vardır. Grace her ne kadar başta bu oyunların zararsız ve sadece eğlencesine olduğunu düşünse de ailenin oyunlar konusunda son derece ciddi olduğu ve basit bir körebe oyunundansa hayatta kalma oyununa döndüğünü görecektir.

Get Out filmi ile karşılaştırıldığında Ready Or Not’ın çok çarpıcı bir film olduğu söylenemese de içerdiği ters köşe sahnelerle ve karanlık eğlenceli yönüyle son derece keyifli bir seyir sunuyor.

8- Us (IMDb puanı: 6.9)

Jordan Peele’in Get Out filmi büyük bir başarı yakalamıştı. Us filminde ise iki ebeveyn, çocukları ile birlikte tatillerini Santa Cruz’daki göl evinde geçirmeye karar veririler. Ancak bir gece garip bir olay meydana gelir. Wilson’ların evlerinin önündeki yolda kırmızılar içinde dört davetsiz misafir belirir. Üstelik bu insanlar tıpkı aile bireylerine benzemektedir.

Michael Haneke’nin Funny Games filminin daha kanlı versiyonu olan Us, orijinal bir hikaye ile karşımıza çıkıyor. Ev istilası gibi bir korku filmi klişesini ele alınarak zekice kurgulanmış bir hikayeye döndürülmüş filmde kötü adamların gerçekte alter egonun kurbanı olup olmadıklarını bilmiyoruz. Us, zekice yapılmış ters köşeleri ve sürprizleriyle geçen yılın en iyi korku filmlerinden biri olarak listemizde yerini alıyor.

9- Midsommar (IMDb puanı: 7.2)

Ari Aster 2018 yılında çekmiş olduğu Hereditary filmi ile korku türünde başyapıt olacak bir filme imza atmıştı. İkinci filmi ile Hereditary’yi aşmak zor olsa da Aster, Midsommar ile tek filmde başarı yakalamış bir yönetmen olmadığını herkese gösteriyor.

Robin Hardy’nin The Wicker Man filminden esinlenmiş ve antik bir Pagan geleneği olan Midsummer festivalini konu alan filmde, bir grup üniversite öğrencisinin İsveç’teki yaz festivaline katılmalarına ve bu festivalin bir kabusa dönmesine şahit oluyoruz. Film, başlangıçtan itibaren ana karakterlerin travmatik olaylar yaşamasını gösterirken gittikçe daha da rahatsız edici bir hale bürünmeye başlıyor. Midsommar, Hereditary’den daha az etkileyici olsa da yine de unutulmayacak bir film olacağı söylenebilir.

10- The Lighthouse (IMDb puanı: 7.8)

2015 yılında The Witch ile çıkış yapan Robert Eggers’in yönettiği film, 2010’ların en iyi korku filmlerinden biri olarak nitelendiriliyor. The Lighthouse, 1890’larda geçiyor ve uzak bir adada yaşayan iki deniz feneri bekçisinin hikayesini konu alıyor. İki bekçi, kendilerini bir fırtınadan sonra hiçliğin ortasında alkolle, sağanak yağışla, foklarla ve garip şeylerle çevrili olarak bulur ve yavaş yavaş akıl sağlıklarını kaybetmeye başlar.

The Shining’i hatırlatan tarzı ile The Lighthouse, seyircisini yavaş yavaş etkileyen bir film olarak karşımıza çıkuyor. Seyirciyi yerinden zıplatan ya da şiddet içeren sahneler yerine bu filmde ortama uygun film müzikleri, rahatsız edici görselleri ve oyuncuların mükemmel performansları ile göz dolduruyor.

The Lighthouse’un geçtiğimiz yılın en iyi görsellere sahip filmlerinden biri olmasının yanında 1930 sinemasına övgü niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Siyah-beyaz olarak ve 35 mm formatında çekilen film, eşsiz sinematografisi, mükemmel oyunculukları ve ustaca yönetilmesi ile 2019’un, hatta geçtiğimiz on yılın en büyük başarılarından biri olduğunu söylenebilir.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.